Bunları kim kullanıyorsa, aynı zamanlamayla medya piyasasına sürdüler. Gazeteler, televizyon bunları adeta kapışamıyordu. Birbirlerine tam fikir, düşünce ve karakter uyumu gösterdiler. Mıknatıs misali birbirlerini çekerek, bulup evlendiler.
Bu üç cümlenin tarifinden bile Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı’dan bahsettiğimi anlamışsınızdır
Bu düşünce ve fikir şirreti üreten aile fertleri, son on yıldır hep Türkiye’nin gündeminde… Biri gündemden düşerse, diğeri muhakkak bir atakla adından söz ettiriyor.
Ama her ikisinde de Türk milletinin milli ve manevi değerlerine, toprak bütünlüğüne karşı bir alerji var. Bu alerjiden dolayı da terör örgütü PKK’yı, FETÖ’yü, Barzani’yi, sözde Kürdistan kurmak isteyenleri piyasaya çıktıkları günden beri bunlar savunuyor.
Gün geliyor teröristbaşı Öcalan’a, gün geliyor teröristbaşı Fethullah Gülen’e, gün geliyor Peşmergebaşı Barzani’ye övgüler diziyorlar. Ama Atatürk’e de “Atatürk savaşı kazandı başarılı oldu ancak bir diktatördü” diyebilecek cibilliyet sahibidirler.
Karı-koca sürekli sözde Kürdistan’ın kurulmasının hikmetlerinden bahsederler, toprak parçalarını kafalarına göre Barzani’ye, PKK’ya pay ederler ama mesele Yunanistan işgali altında bulunan adalar olunca, “18 keçinin otladığı kaya parçası için savaşa mı girelim?” derler…
Nagehan Alçı hep “Kürdistan yollarında, Habur’dayım. Fonda Ahmet Kaya...” anlayışında yola çıkan biridir.
Nagehan Alçı’nın daha yolun başında “Bizim askerlerin eşleri ve sevgilileri de güneydoğu’daki gaziler için marif takvimine soyunsun!” şeklinde twit atma alçaklığını sergilemesi bile bunların nasıl bir iğrenç düşünceli aile olduğunu göstermektedir.
Rasim Ozan Kütahyalı’nın Boşnak kökenli insanlarımıza etmiş olduğu iğrenç hakaret sonrası medyadan kovulmuş olması da sicillerinin kokuşmuşluğundan bir örnektir. Hala birileri de tekrar televizyonlara çıkarmak için yoklama çekiyor.
FETÖ’nün önderi teröristbaşı Fethullah Gülen için şunları dediler. Ama hala ekrandan şirretlik saçıyorlar. Rasim Ozan Kütahyalı: “Fethullah Gülen’e ve Gülen’in öncülük ettiği harekete dair görüşünüz ne olursa olsun, bu hareketten ve Gülen’den ne kadar nefret ederseniz edin, Gülen’in bu ülkede on milyonlarca insan tarafından sevilen ve hürmet gören bir insan olduğu gerçeği değişmiyor. Gülen hareketinin fiili mensupları dışında da, Türkiye dindarları arasında Fethullah Gülen’e hürmet etmeyen, Gülen’den hoşlanmayan insan sayısı istisnai rakamlara tekabül eder. Genelkurmay bu gerçekle yüzleşmek zorundadır. Gülen hareketine düşman olmak demek, bu milyonlarca insanı karşısına almak demektir.” (22 Nisan 2009)
Nagehan Alçı da kocasından geri kalmamış, şunları söylemişti: Fetullah Hocaefendi’yi Türkiye’de yaşayamaz hale getiren insanlar bugün yargı konusu yapılıyorlar onu görmek lazım. Dolayısıyla artık bu kadar milyonların gönlünde taht kurmuş bir ismin kendi vatanından uzak durmasının anlamsız olduğunu düşünüyorum ben”
Nagehan Alçı “Öcalan’ın affedilmeli. Öcalan’a ev hapsi verilmeli” “ derken, onun kocası Rasim Ozan Kütahyalı “Aynı şekilde Abdullah Öcalan’a ve Öcalan’ın önder olarak anıldığı harekete dair de görüşünüz ne olursa olsun, Öcalan’dan ne kadar nefret ederseniz edin, Öcalan bugün milyonlarca Türkiye yurttaşı tarafından bir şekilde sevilen ve hürmet gören bir insandır.” diyecek kadar iğrenç ve hain düşünceler ortaya koyuyordu.
Rasim Ozan Kütahyalı şimdilik evinde köşesine çekilse de, bu Nagehan Alçı yerel seçimlerden önce “açılım, çözüm süreci, Öcalan’ı kutsallaştırma” adına yine geviş getiriyordu.
Terörle mücadelenin en yoğun olduğu günlerde ortaya çıkıp “Yeni bir süreç Öcalan’ın da devrede olacağı ve arada çözüm sürecindeki aktörlerin olmayacağı yeni aktörlerin olacağı bir süreç. Burada da Erbil yönetiminin, Barzani yönetiminin rolü olacak” diyerek, beyinleri sulandırmaya çalışmıştı. Teröristbaşı Öcalan’ın mektubu olayını da Bülent Arınç’ın tezgâhladığını ilk bunun ağzından duymuştuk.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de bu konuda ona haddini bildiren “Bir bayan gazeteci de terörist başının 18 Haziran 2019’da kaleme aldığı malum mektuptan önce haberim olduğunu iddia edecek kadar gözünü ve gönlünü yalana, dolana, alçalmaya teslim etmiştir. Mektuptan daha önce haberimiz olduğunu söyleyenler hezeyan ve hüsran bataklığında çırpınan satılık kalemlerdir” açıklamasını yapmıştı. Ama bu şirret hala akıllanmadı.
Bu şirret kadının en son gündem olduğu konuda Türk devletinin terörle mücadelesine yönelik devleti suçlayıcısı “katil devlet” ifadesi olmuştur.
Prof. Dr. Ersan Şen televizyon programında bu alçaklığa tepkisini gösterse de, bu kadının bu şirret düşüncesini ekranlardan rahat rahat ifade edebilmesi herkesi rahatsız etmiştir.
Habertürk ekranlarındaki bu tartışmada program moderatörünün Nagehan Alçı yerine Prof. Dr. Ersan Şen’e tepki göstermesinin kokusu da sonra ortaya çıktı. Meğerse program sunucusu Hülya Hökenek’de bir Barzani hayranı ve PKK’nın kurucusu teröristbaşı Sakine Cansız’ın ardından ağıt çıkan biriymiş!
Şimdi Canan Kaftancıoğlu’na ceza verip, Nagehan Alçı ve Hülya Hökenek gibilerin ceza almaması ve ekranlardan ona-buna posta koyması adalet mi?
Türk medyasının bir Nagehan Alçı problemi vardır. Bu saatten sonra onu ekranlara çıkarıp kim ihanetleri için kullanırsa en büyük şerefsiz, haysiyetsiz de o kişi olacaktır.
Bu kadar ihanet, bu kadar alçaklık yeter!