15 Temmuz darbe girişimi başarıya ulaşmış olsaydı, Türkiye şüphesiz bugün işgal altındaydı. Avrupa'nın başta PKK ve FETÖ olmak üzere tüm terör örgütlerini desteklemesi de Türkiye'de kimlerin hesap yaptığını göstermektedir.

Avrupa'da tüm terör örgütleri mitingler ve yürüyüşler yaparken, Türk devlet yetkililerinin yapacağı toplantılara, programlara yasaklar getirilmektedir. Almanya bu yasakları koyanların başında gelmektedir.

Terör örgütü PKK'nın binlerce kişiyle yaptığı gösteriler serbest olurken, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, bakanları niçin yasak kapsamına alınmaktadır?

Suriye'deki PYD-YPG'ye silah yardımını sürdüren ve onların arkasında duran ABD'nin, 15 Temmuz darbe girişimini de desteklediği bilinmektedir. Avrupa'nın birçok ülkesi aranan FETÖ'cüleri de bünyesinde korumayı sürdürmektedir. Tüm bunlar Avrupa'nın Türkiye'ye karşı düşmanca tutumlar içinde olduğunu göstermektedir.

Terör örgütleri başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesini "HAYIR" diye inletirken, "Evet" çalışması yapmak niçin yasaklanmaktadır?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'ya ve diğer ülkelere gösterdiği tepki yerindedir. Bu durum milli bir mesele olarak değerlendirilmelidir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'de bu meseleyi öyle görerek "Türkiye Cumhuriyeti'nin Sayın Cumhurbaşkanı, 4 milyon Türk'ün yaşadığı Avrupa'yla ilgili olarak 'Ben istersem gelirim. Kapıdan sokmadığınız zaman da dünyayı ayağa kaldırırım' demiştir. Sayın Cumhurbaşkanı eğer Avrupa'ya gitme kararındaysa yalnız değildir. MHP Genel Başkanı olarak ben de kendisiyle birlikte Avrupa'ya gelirim. Türk dünyasının önemli bir parçasını oluşturan Avrupa'da yeni bir 'Türk ruhu'nu ortaya koymak üzere Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikteyim" açıklamasını yapmıştır.

Hiç kimse bu durumu Avrupa'nın sadece AKP'ye tavrı olarak algılamamalıdır. Çünkü Türkiye düşmanlığında hangi tutumu sergiledikleri ortadadır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin milli duruşu bütünü ilgilendiren ve Avrupa'dan bundan sonra gelebilecek düşmanlıklara karşı Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde olabilmesi adına bir reflekstir.

Türkiye'yi darbe girişimleriyle, terör örgütlerini maşa olarak kullanarak köşeye sıkıştırmaya çalışanlar, bundan sonrada elbette yeni planlarıyla çalışmalarını sürdürecektir.

Avrupa'da Türkiye'ye kin ve nefret kusan terör örgütlerinin ipinin kimlerin elinde olduğu da çok net görülmüştür.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin duruşu aslında tüm AKP'lilere ve diğer partilere ders niteliğindedir. Geçtiğimiz hafta Barzani'nin paçavrası konusunda net bir şekilde tavrını gösteren bu duruş, bugün Avrupa'nın düşmanlığı karşısında da Türk devletinin yanında bir duruş sergileyerek ders çıkarması gereken herkese örnek olmuştur.

Milli konularda sen-ben kavgası bırakılmalıdır. Yok, bu şekilde bir kavga eğer devam edilirse de zaten Türkiye'yi tuzaklara düşürme faaliyetleri hep başarılı olacaktır.

Türkiye geleceğini kurtaracak bir milli şuura ermelidir.

Herkesin bu ortak payda da buluşması gerekmektedir.

Düşman boş durmamakta ise Türkiye'de kendi önlemlerini almalıdır.

Terör örgütleriyle içte ve dışta mücadele sürerken, hata yapma riski kabul edilmemelidir.

Başka Türkiye'miz yok…

Herkes fani ama Türkiye Cumhuriyeti kıyamete kadar baki kalmalıdır.

Herkese düşen vazife budur. MHP Lideri Devlet Bahçeli her fırsatta herkese bunu hatırlatıyor. Anlayana ne mutlu…

Ortadoğu