“Makul”, Masum ve Makbul mü?
Hukuk dilinde;“Somut delile dayalı kuvvetli şüphe” diye bir kavram vardı ya!
Artık yok.
Çünkü şimdi bu tanımlamanın yerini;
“Makul şüphe” diye bir kavram aldı.
Mussolini ve Hitler uygulamasına hoş geldiniz.
Ayrıca siz şimdi bu kelimenin yalın haline bakarak,
“Makul” tanımlamasını sakın “masum” ya da “makbul” bir kalıba oturtmayın.
Çünkü…
Bu “makul” tanımlaması hiçte “masum” değil.
En azından AKP gibi düşünmeyenler için.
*
Mesela siz,
“Kime, neye, hangi zamana göre makul” diye sormaya fırsat bile bulamadan,
Hele birde iktidarın yaptığı yolsuzluk ve savurganlıkları eleştiriyorsanız,
“Makul şüphe” teşhisiyle her an eviniz…
Arabanız…
İşyeriniz aranabilir.
Hatta bırakın gözaltına alınmayı,
Hakkınızda tutuklama bile yapılabilir.
Sonra?
Sonrası,
Koyduysan ara da bul hukuku.
*
“Makul şüphe” demişken,
PKK Hakkâri’ye vali atamış.
Bu haberi birkaç gazetede veya televizyon dışında,
Okudunuz ve seyrettiniz mi bilmiyorum?
Çünkü “makul” değil, “malum” medya üç maymunu oynuyor!
Bu haberi geçtim,
PKK’nın dün yaptığı şu açıklamayı duydunuz mu?
“Tutuklamalara başlayacağız.”
Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim.
Aynen öyle,
PKK diyor ki;
“Kürt özgürlük hareketi, halka karşı suç işleyen asker, polis, kaymakam ve devlet memurlarını tutuklayıp, kendi hukuku çerçevesinde yargılayacaktır.”
*
İşte size AKP-PKK ittifakının,
“Açılım, süreç, barış, çözüm” falan diye geldiği son nokta.
Adamlar düpedüz kıstasa kıstas diyor,
Ancak gelin görün ki;
Askeri, Polisi, Yargıyı, Siyaseti itibarsızlaştıranlar,
Malum medya gibi üç maymunu oynayarak,
Terörist başı Öcalan’a “itibar” kazandırmaya çalışıyor.
Dahası,
PKK’nın Sokak ortasında kalleşçe şehit ettiği askerimizin arkasından,
“Nerede bu devlet” sorusunu yöneltenler “kan emici” diye suçlanırken,
Devlete kurşun sıkan teröristler,
Bırakın “makul” şüpheyi,
Neredeyse “masum” ilan edilecek noktaya getiriliyor.
*
Söyleyin Allah aşkına,
Ülkemize “barış” böyle mi hâkim olacak?
Ve siz İktidar olan muktedirler siz,
Söyler misiniz?
PKK terör örgütü burnunuzun dibinde,
Gözünüzün içine soka soka tüm bunları gerçekleştirirken,
“Çözüm” safsatasıyla,
Aynı sudan içip, aynı yoldan geçtiğiniz için,
Kendisini “devlet” ile eş gören bu zihniyete,
“Makul şüphe” kavramıyla değil de,
“Ne istedilerse verdik” mantığından,
“Makbul davranış” sempatisiyle mi bakıyorsunuz?