Duydunuz mu; Zafiyet değil istikrar varmış!
Ülkemizin gündeminde artık,Ne yazık ki, kan var...
Kaos var...
Kin var...
Nefret var...
Patlayan bombalar,
Patlayan ekonomi var.
Ama malesef olması gereken ve vaat edilen,
İstikrar yok, umut yok, dost yok, ümit yok.
*
Başbakan Davutoğlu dün canlı yayında soruyor;
"Dünyada hangi ülke devlet dışında silahlı güce izin verir?"
Sahi Sayın Başbakan hangi ülke verir?
Mesela hangi ülke terör örgütü mensuplarının,
Elini kolunu sallayarak karakol önünden geçmesine izin verir?
Mesela hangi ülkenin Başbakan Yardımcısı "Terörist başının düşünceleri bizim düşüncemizdir" diyebilir?
Mesela hangi ülkede "Bebek katili bir bölücünün mektubu" kent meydanında "barış mesajı" diye okutulabilir?
Mesela hangi ülkede terör örgütünün ülkeyi "silah deposu haline dönüştürmesine" göz yumulabilir?
Ya da Sayın Başbakan,
Hangi ülkede PKK gibi bir terör örgütünün siyasal ve kamusal alanda "çözüm" safsatasıyla tarihinin en güçlü dönemini yakalamasına yandaşlık edilebilir?
Söyleyin Sayın Başbakan hangi ülkede?
*
Dün "sonuna kadar çözüm" dediğiniz PKK'ya,
Bugün "sonuna kadar mücadele" diyorsunuz ya,
İyi de o zaman biz dünde, bugünde;
"PKK ile müzakere olmaz sonuna kadar mücadele edin" derken,
Bizi neden "çözüm karşıtı, barış karşıtı" diye yaftalıyordunuz?
Haberiniz var mı Sayın Başbakan,
Dün siz kürsüden;
"Dünyada hangi ülke devlet dışında silahlı güce izin verir" sorusunu yöneltirken,
PKK Diyarbakır'ın Çınar ilçesi Emniyet Müdürlüğü'ne saldırıp,
Bir polis, üçü çocuk, 5 insanımızın hayatına son veriyordu.
Gerçi yardımcınız Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'a göre,
Türkiye'de kesinlikle "güvenlik zafiyeti" yok, istikrar var.
*
Aman yarabbi ne kadar da istikrarlı bir ülkeyiz,
İstikrardan başım döndü vallahi!
52 kişinin hayatını kaybettiği Hatay Reyhanlı saldırısı...
102 kişinin hayatını kaybettiği Ankara saldırısı...
32 kişinin hayatını kaybettiği Suruç saldırısı...
Habur'da kurulan düzmece mahkemeler...
Oslo'da yapılan gizli görüşmeler...
Dolmabahçe de imzalanan mutabakatlar...
Yurt dışında kaybedilen ata mezarı topraklar...
Ege'deki 16 adamıza Yunanistan'ca çekilmesine göz yumulan bayraklar...
Mavi Marmara, Mescid-i Aksa ve Gazze'ye rağmen İsrail'e duyulan muhtaçlıklar...
Ayakkabı kutularında saklanan milyon dolarlar...
Suçsuz yere yıllarca hapis yatan insanlar...
Birileri tarafından sürekli kandırılıp aldatılan AK iktidarlar...
Kazılan hendekler...
Yakılan okullar...
Yıkılan hastaneler...
Bombalanan karakollar...
İşsizlik, açlık, yoksulluk ve intiharlar...
Hepsi,
Ama hepsi Türkiye'nin istikrarı için öyle mi?
Dahası "güvenlik zafiyeti" yok öyle mi?
*
Ne denilebilir ki,
Aslında sizde haklısınız.
Ortada bir güvenlik zafiyeti olması için,
Önce güvenliğin olması gerekir.
Oysa ülkemizde "sıfır" noktasında ki güvenliğin hangi zafiyetinden söz ediyoruz ki.
Yalan mı?
İçişleri Bakanı açıklıyor;
"Sultanahmet saldırganı Nabil Fadli'nin parmak izi poliste olduğu halde eylem gerçekleştirebilecek şüpheliler arasında değildi" diyor.
İyi de kardeşim bu terörist Fadli'nin,
2012 yılından 2014 yılının başlarına kadar Suriye'de Esed'e karşı savaştığı ortadayken,
2014 yılı Ocak ayından itibaren, IŞİD saflarına geçtiği bilinirken,
Dahası bu terörist Türkiye'ye sığınmacı olarak girip "menfur" saldırıyı gerçekleştirirken nasıl oluyor da "zafiyet" yok diyebiliyorsunuz?
Kimse kusura bakmasın ama...
Bu zafiyete göz yumanlar da, teröristler kadar suçludur.
Bana göre çocuk öldüren PKK...
PKK'nın siyasi sözcülüğünü yapan HDP...
"Devlet Güneydoğu'da kıyım yapıyor" diyen 1128 aklı evvel Akademisyen...
Ve tüm bunlara göz yuman devlet görevlileri,
PKK'ya "yardım ve yataklıktan" yargılanmalıdır.
Son söz;
Hep beraber istikrarın kıymetini bilelim vesselam.
© 2016 Microsoft Koşullar Gizlilik ve tanımlama bilgileri Geliştiriciler Türkçe