Sağım riya solum riya, önüm riya arkam riya..
Bu kadar mı riyanın ortasındayız.
Bu kadar mı bulaşmışız riyaya?
Riya bu kadar sarmış mı her yanımızı?
Üzülerek ifade edeyim ki, bu kadar sarmış benliğimizi.
Evet, bu kadar ortasındayız riyanın, hem de tam ortasında.
Peki, nedir riya, nasıl bir şeydir?
Riya; iş, söz ve davranışlarda gösterişe yer verme, bir iyiliği veya salih bir ameli Allah’ın rızasını kazanmak niyetiyle değil insanların beğenisi için yapma. Bu davranışa riya, bu davranışta bulunan kimseye de riyakar denir..
Nankörlük diye de tarif edilir.
iki yüzlülük, yapmacık olma, nabza göre şerbet verme, katiyetle samimi olmama durumudur riya.
İlginçtir ki riya, yeryüzünde sadece insana özgü bir niteliktir.
İnandığı gibi hareket etmemek.
Olduğu gibi görünmemek veya göründüğü gibi olmamaktır...
Her çeşidi ahlaksızlık..
‘Sufiyim halk içinde tesbih elimden gitmez
Dilim ma'rifet söyler gönlüm hiç kabul etmez’
Boynumda icazetim Riya ile taatım
Endişem ayrık yerde gözüm yolum gözetmez
..
..
..
Görenler sufi sanır selam verir utanır
Onca iş koparaydım eleriben güç yetmez
Dışım derviş içim boş dilim tatlı sözüm hoş
İlla ettiğim işi dinin değşiren etmez
Yunus eksikliğini Allah'ına arz eyle
Onun keremi çoktur sen ettiğin ol etmez.
Yunus Emre riya yı böyle dile getiriyor dizelerinde.
..
Habbeyi kubbe yapıp
Malı hamutuyla kapıp
Haktan, hakikatten sapıp
Karaya ak demek riya
Dindar olup dindar ile
Kin besleyip kindar ile
İflah olmaz murdar ile
Senli benli olmak riya(Halil Manuş)
Şairler ozanlar ne güzel de dile getirmişler riyayı.
Şimdi etrafımıza daha dikkatli bakalım.
‘Riyanın ortasındayız hem de tam ortasında’ derken abartmış mıyım?
Bu tarife uyan kaç kişiyle karşılaşırız gün boyunca.
Ya da kendimiz kaç kez bulaşırız riyaya.
Bir düşünelim
Kimi bilerek , kimi farkında olmadan riyanın içine girmiş.
Her an ihtiyaç duyacağımız, yanımız da ,cebimizde taşıdığımız bir gözlük gibi riya ..
Sırasını geldiğini hissettiğimizde çıkartıp takıveririz.
Belki de az önce gıybet yaptığı kişiye, karşılaşınca iltifatlar yağdıran ,
Sofrasında yemek yerken ‘melek’, dışarı çıktığında ‘beş para etmez adam’ ilan eden,
Hiç doğru bulmadığı halde, kürsüde konuşanın her sözünü alkışlayan,
Küfür mü, iltifat mı ,doğru mu ,yanlış mı demeden ‘bravo, yaşa, varol ‘diyen,
Hiç yakışmadığı halde ‘ne de şıksınız’ iltifatlarını yağdıran,
Bir ressamın resmine, bir şarkıcının performansına, bir besteye ,bir şiire , bir yazıya hak etmediği övgüyü yapan,
Kendi gerçek düşüncesi olmadığı halde yalnızca menfaat ve yaranabilme duygusuyla karşısındakinin istediği cümleleri sarf eden, kimselerle yaşantımızda karşılaşmıyor muyuz.
Bunun gibi örnekleri çoğaltabiliriz tabi ki.
Riya yüze yapışan organik bir maskedir
Öyle bütünleşir ki, çıkartıp atamayız
Sahte yüzler aslını unutturur gün gelir,
Sonunda bir başkası oluruz her birimiz.
Yazımızı Şair İbrahim Cuma’nın bir dörtlüğüyle bitirelim.
Daha doğrusu duasına amin diyelim.
Bizi dünya hırsıyla âciz hale düşürme…
Yalvarırım yâ rabbim bizi yoldan şaşırma.
Riya ve gıybet ile haddimizi aşırma.
Bilirim riyâkârlar nasıl olmuştur helak…