“Ahıska bir gül idi gitti
Ehli bir dil idi gitti
Söyleyin Sultan Mahmud'a
İstanbul kilidi gitti”
“13 Kasım 1918'de Müttefikler'in 55 parçalık gemilerinden İstanbul'a 3500 asker çıkarıldı. İngiliz Albayı Muerpi İstanbul'a geldi. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, bu güçleri takip etti. 465 yıllık başkente ilk kez yabancılar askeriyle giriyor, millet esaretle tanışıyordu.”
Yazımın başındaki ağıt, bir altındaki paragrafta yaşanan sonun habercisiydi.
Yemen İstanbul’un kilidiydi.
Medine İstanbul’un kilidiydi.
Bağdat İstanbul’un kilidiydi.
Bakü İstanbul’un kilidiydi.
Fark edemediler göremediler.
Kırım İstanbul’un kilidiydi.
Sofya İstanbul’un kilidiydi.
Selanik İstanbul’un kilidiydi.
Kıbrıs İstanbul’un kilidiydi.
Anlayamadılar, tedbir alamadılar.
Ve başkent İstanbul’da, Türk subayları İngiliz askerlerine selam vermeye başladılar. İzmir işgal edildi, Kars elimizden gitti.
Antep, Maraş mahzunlaştı.
Urfa çaresiz.
Adana, Mersin sahipsizdi.
Sevgili okurlarım;
Biz Türk milliyetçileri, tarihi bir mektep olarak görür, öğrenir ve tedbir alırız.
Sınır ötesi harekâtın gerekçeleri açıktır, ortadadır.
Afrin Ankara’nın kilididir.
Münbiç Ankara’nın kilididir.
Ordumuz cephede, milletimiz duadadır.
Ankara’nın kilidini hiç kimseye kırdırmayacağız.
Ve bizim olanı da er geç geri alacağız.