MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, TBMM Genel Kurulunda, İletişim Başkanlığı bütçesi üzerinde konuştu.

MHP'li Özdemir'in açıklaması şu şekilde;

Sözlerimin hemen başında 17 Aralık 2016 tarihinde Kayseri'de PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilen menfur bir saldırı sonucunda şehit olan 15 askerimizi rahmetle, minnetle yâd ettiğimi belirtiyor; Cenab-ı Allah'tan şehadetlerini kabul buyurmalarını ve bizlere de kendilerine layık olmayı nasip etmelerini niyaz ediyorum.

Dezenformasyon konusu dijital çağda her ferdin, toplumun ve devletlerin mücadele ettiği öncelikli meselelerden biridir. Bilginin kasıtlı şekilde çarpıtılması toplumu yanıltmak, kutuplaştırmak ve kaos yaratmak amacıyla kullanılmaktadır. Özellikle dijital platformlarda yayınlanan gerçek dışı haberler bireylerin algısını manipüle ederek demokrasimizi ve millî birliğimizi zayıflatma riski taşımaktadır. Bu kapsamda bilhassa sosyal medyanın karanlık dehlizlerinde türetilen haberlere karşı her daim uyanık ve teyakkuzda olunmalı, toplumu aydınlatacak çabalar verimli, aktif ve dinamik olarak kullanılmalıdır. Asla unutulmamalıdır ki toplum psikolojisi doğru kontrol edilmezse bir ülkenin çöküşü hasım unsurlar tarafından neredeyse tek kurşun dahi atılmadan gerçekleştirilebilir. Türkiye olarak, şimdiye kadar bu minvalde çok sayıda örnekle karşılaştık. Yangınlar, depremler, seller, doğal afetlerin yanı sıra, etnik ve mezhep temelli ayrımcılığı kışkırtıcı, milletimiz nezdinde infial yaratmaya odaklı, en nihayetinde demokrasi ve hukuk sistemimizi yok sayarak korku, panik ve çatışma iklimini uyandıracak girişimleri uzun süreden bu yana müşahede ediyoruz. Buna karşılık, 2022 yılında Meclisimizden geçirdiğimiz ve dezenformasyonun suç olarak kabul edilmesinden beri ortaya çıkan tablo düşündürücüdür. İlgili yasanın yürürlüğe girdiği 2022-2023 yılları arasında tespit edilen dezenformasyon sayısının 328 olduğu belirlenmiştir. Hem deprem felaketi yaşadığımız hem de genel seçim atmosferine girdiğimiz 2023-2024 yılları arasında ise bu sayı 956'ya yükselmiştir. 2024 yılının tamamında ise tespit edilen sayı şu ana kadar 732'dir. Dezenformasyon olduğu belirlenen konuların muhtevasına bakıldığında ise bir yandan Hükûmetimizi diğer yandan da Cumhur İttifakı’nın son derece maksatlı bir şekilde hedef alındığı anlaşılmaktadır. Bu durum, yurt dışından fonlanan bazı medya kuruluşları ile aynı sözde kuruluşların ağırlıklı olarak sosyal medya üzerinden faaliyet yürüttükleri dikkate alındığında ne derecede ciddi bir riskle karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir. Yabancı fonlar aracılığıyla yürütülen medya faaliyetleri yalnızca gazetecilik mesleğine değil, Türkiye'nin egemenliğine, bağımsızlığına ve toplumsal birlikteliğine yönelik bir tehdittir.

Hedeflenen resmî kurumlara duyulan güvenin sarsılarak devlet ile millet arasındaki bağın zarar görmesi, duygu ve hissiyatların istismar edilerek toplumsal huzurumuzun bozulması ve en nihayetinde millî birliğimizin tahribata uğramasıdır; buna da müsaade edilemeyecektir. İletişim Başkanlığımızın başarılı ve değerli çalışmalarıyla deşifre edilen bu karanlık girişimlere mukabil tespit edilen dezenformasyonlarla alakalı gerekli yasal işlemlerin vakit kaybetmeksizin başlatılması ise bir zorunluluktur. Hatta aynı konuda geçerli olan yasal yükümlülüklerle alakalı cezaların da yetersiz kaldığı, aynı amaçla yeni ve ilave bir düzenlemeyle caydırıcılığın artırılması gerekliliği karşımızda durmaktadır. Dezenformasyon tehlikesiyle mücadele sadece hukuki düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumsal bilinçlenme ve medya okuryazarlığın artırılmasıyla mümkündür. Doğru bilginin yaygınlaştırılması ve dezenformasyonun önlenmesini millî değerlerimizin korunması adına bir sorumluluk olarak görmeliyiz.

İletişim araçları haber ve bilgi edinme hususunda olduğu kadar kamuoyu oluşması, bilginin toplumun her kesimine ulaşması konusunda da en önemli faktördür. Radyo, televizyon, gazete, dergi ve mecmualar modern toplumla ağını daha da genişletmiştir. İnternetin hayatımıza girmesi ve aktif kullanım potansiyelinin giderek yükselmesiyle beraber günümüzde hem haber hem de bilgi edinme kaynağının bu mecralar olduğu kabul edilebilir bir gerçek hâline gelmiştir. İnternet mecralarında başıboş, asılsız ve kaynağı belli olmayan pek çok haber ve duyuru "resmî açıklama" başlığı adı altında zaman zaman servis edilmektedir. Özellikle de kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmî açıklamalar olduğu yönünde iddialarla yapılan haberler dönem dönem toplumda bazı beklentilerin oluşmasına sebebiyet verirken ilgili kurumların da olumsuz yönde etkilenmesine zemin hazırlamaktadır. Bu şartlar altında resmî makamlarımızca yapılacak duyuru ve açıklamaların istismar edilmeden, yalın, anlaşılabilir hâliyle toplumla paylaşılması gerekliliği üzerinde hassasiyetle durulmaktadır. Aynı kapsamda, İletişim Başkanlığımıza bağlı olmak kaydıyla kurulacak olan internet haber sitesiyle resmî makamlarımızca yapılacak duyuruların, bilgi aktarımlarının tek bir merkezden topluma ulaştırılmasının sağlanması yanlış bilgi yayılımını önleyebilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifiyle bahse konu olan içerik ve kurumsal dağılımla bir bilgilendirme merkezinin kurulmasının ülkemiz için faydalı olacağı inancını taşımaktayız.

İletişim Başkanlığımızı ilgilendiren bir başka sahada daha yürüttüğümüz çalışmaların yasalaşmasını umuyoruz. Küresel düzeyde artan iletişim, medya ve diplomasi faaliyetlerinin birleştiği ve hatta iç içe geçtiği bir dönemde, Türk basın mensuplarının yurt dışına rahat seyahat edebilme imkânına kavuşturulmaları gerekir. Ülkemize karşı sürdürülen faaliyetlerin medya alanında önemli bir yer tuttuğu dikkate alındığında, Türkiye'nin tezlerini doğru yerde, doğru şekilde anlatabilecek, mesleğinin namusuna, kendi onuruna ve ülkesine sadakatle bağlı olan medya mensuplarımızın alanlarındaki uluslararası temaslarına erişebilmeleri için belirli şartlara sahip gazetecilerimize yeşil pasaport edinme imkânı mutlaka tanınmalıdır. Bu durumu belirli bir meslek grubuna imtiyaz olarak görmeyip ülkemizin diplomatik kudret ve üstünlüğünün gereği olarak değerlendirmek yerinde olacaktır. Gazetecilik şerefli ve onurlu bir meslektir. Bu meslek kolu demokrasimizin değerli bir unsuru olarak hürriyetimizin muhafazası, millî birlik ve beraberliğimizin güçlendirilmesi ile millî ülkülerimize hizmet etme noktasında önemli bir sorumluluk üstlenerek kamu görevi yapmaktadır. Kamu ve özel kuruluşlarımızın bünyesinde faaliyet gösteren gazeteci kardeşlerimiz, mesleğin ve insanlığın gerektirdiği onur ve haysiyetiyle hizmetlerini sürdürürken alın terinin karşılığını almaları gerekir. Ancak özel sektörde görev yapan gazetecilerimizin bugünkü maaşları mevcut şartlarda oldukça düşük seviyede kalmaktadır. Gazeteci kardeşlerimiz hiç şüphe yok ki bunun çok daha iyisini hak ediyorlar. Bilinen ve önde gelen medya kuruluşlarında dahi bu tablo değişmemekte, hem haber merkezlerinde hem de sahada görev yapanlar zorlanmaktadırlar. Özel sektörde çalışan gazetecilerimizin maaş dağılımındaki eşitsizliğin ivedilikle düzeltilmesi gerekmektedir. Medya kuruluşlarının sahipleri ve yöneticilerinin 2025 yılı için daha eşit, cömert, duyarlı ve fedakâr bir yaklaşım sergileyerek gazetecilerimizin maaşlarını iyileştirmeleri elzemdir. Yaz kış demeden topluma haber ulaştırma heyecanı ve gayretiyle emek veren medya temsilcilerimizin sosyal haklarının iyileştirilmesi için Milliyetçi Hareket Partisi olarak her durumda yanlarında olduğumuzu belirtmek isterim.

Mesleki açıdan bakıldığında gazeteciliğin eğitimden iş olanaklarına ulaşıncaya kadar gelişen sahadaki durumunu doğru tespit etmek gerekir. Türkiye'de iletişim fakültelerinin sayısı son yıllarda artış göstermiştir. 2023-24 eğitim yılı itibarıyla 41'i devlet, 21'i vakıf üniversitesinde olmak üzere toplam 62 üniversitede iletişim fakülteleri öğrenci kabul etmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni de dâhil ettiğimizde bu sayı 67'ye çıkmaktadır. Ayrıca 4'ü pasif durumda, 5'i de yeni kurulan fakültelerle birlikte bu sayı 76'ya erişmiştir. Her yıl yaklaşık 15 bin öğrenci bu fakültelere kayıt olmakta, 10 binin üzerinde gencimiz ise mezun edilmektedir. Mezun sayısı göz önünde bulundurulduğunda mesleğe başlayacak gazeteci adaylarının aynı şartlar altında iş bulma konusunda güçlük yaşadığı bilinmektedir. Bu şartlar altında iletişim fakültesi mezunlarımızın çoğunluğu kariyerlerine yerel medyada başlama yolunu seçmektedir. İşte, burada karşımıza bir başka durum daha çıkmaktadır. Zira, yerel medyanın beklentileri de fazladır. Yerel medyamız, artan maliyetler, rekabet koşulları ve Basın İlan Kurumunun bütçe dağılımına dâhil olabilmek için öngörülen üç yıllık bekleme süresi gibi zorluklarla mücadele etmektedir. İlanlar hususunda yerel medyaya daha fazla imkân yaratılması önem arz etmektedir. Güçlükle ayakta kalmaya çalışan yerel medya kuruluşlarımızın televizyon yayıncılığı bahsinde ise ulusal çapta yayın yapan ve "ana akım medya" olarak adlandırılan grupla aynı kapsamda değerlendirilerek aynı uydu ücretini ödemeleri bize göre doğru değildir. Dolayısıyla, uydu yayın ücretlerinin hakkaniyetli şekilde ve belki de reklam gelirleri baz alınarak tarifelendirilmesi daha doğru olacaktır.

Bu vesileyle, sözlerime son verirken, İletişim Başkanlığımızın 2025 yılı bütçesine olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.