MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde önemli açıklamalarda bulundu.

MHP'li Aksu'nun açıklaması şu şekilde;

Sayın Bakanım, sunumuzun için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

Bakanlığınız sorumluluğunda olan kültür ve turizm, ülkemizin kurumsal yapı ve kapasitesi ile öne çıktığı alanlardır. 

Kültür ve sanat beşerî kalkınmanın önemli bir unsurudur. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür” ifadesi Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. yılında kültürel gelişime vermemiz gereken önemin altını çizmektedir. 

Bu kapsamda Türk ilim, kültür ve sanatının bütün zenginliğiyle ortaya çıkarılması, yaşatılması, benimsetilmesi ve nesilden nesile aktarılması kültür politikamızın temeli olmalıdır. 

Bize göre kültürel mirasımız milli birlik ve beraberliğimizin kaynaklarından birisidir.

Bu vesile ile Türkiye’de kültür ve medeniyet tarihinin kilit ismi, halk biliminin öncülerinden, sosyolojinin kurucusu, büyük düşünürümüz Ziya Gökalp’i vefatının yüzüncü yılında rahmet ve saygıyla anıyorum.

Gökalp Milli kültür tarifi ve medeniyet tasviriyle Türk düşünce hayatına damga vurmuş, muhtemel kimlik buhranlarına fikir kanatlarını açarak engel olmaya çalışmıştır.

Türkçülüğün, Türk milletini yükseltmek ideali olduğunu söylemiştir.

Nice medeniyetlere beşiklik yapan Anadolu’nun etnik kalabalıklar veya birbiriyle çatışan ya da çelişen halklar diyarı değil, Türk milletinin ebedi yurdu olduğunu tasdik ve teyit etmiştir.

Fikriyle, fitneye cephe açmış, huzurlu bir geleceğin harcını karmıştır.

Türk milletinin vicdanını, dayanışmasını, estetik zevkini, tarihsel ilkelerini, dilini, töresini, kutlu mazisini, kültürel müktesebatını, medeniyet ve millet kavramlarını sosyoloji disipliniyle analiz etmiş, muazzam bir fikrii külliyatı kısa hayatına sığdırmıştır.

Yüzer geçer malumatlara, köksüz düşüncelere, kifayetsiz iddialara, yabancı hayranlığına, halkı dışlayan elit tahakkümüne kapalı ve karşı duran bir asaletin timsali olmuştur.

O, bin yıllık kardeşliğin köprüsünü tahkim eden usta kalem, büyük düşünür, geçmişi gelecekle buluşturan şuurlu bir vicdandır.
Fikir meşalesini taşımakla iftihar ettiğimiz mefkure sosyoloğu Ziya Gökalp’i bir kez daha rahmet ve saygıyla anıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk milletinin birliğini ve beraberliğini koruyarak, herkesin inancına saygı duyarak, birlikte yaşama ideali etrafında kenetlenip toplumsal sıkıntı ve sorunları çözmeyi, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında “Her şeyden önce Türkiye” ve “Herkes eşittir Türkiye” anlayışı ile millî birlik ve kardeşlikte buluşmayı, Türkiye’nin kutlu geleceğini hep birlikte inşa etmeyi amaçlıyoruz. 

Birlikte Türkiye’yiz, hepimiz Türk milletiyiz ve önümüzdeki yüz yıla “Türk Mührü”nü vurmanın kararlılığındayız.

Unutulmamalıdır ki bu devletin kurucusu ve sahibi topyekûn büyük Türk milletidir ve Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir.

Partimiz, tüm vatandaşlarımızı etnik kökenine, dini inancına, mezhebine veya ana diline bakmadan bir ve eşit görmekte, yapay gerekçelerle farklılıklarının körüklenmesine şiddetle karşı çıkmaktadır.

Bu çerçevede, Alevi İslam inancını benimsemiş vatandaşlarımıza ve cemevlerine dönük yapılan yasal düzenlemeleri millî birlik ve beraberliğimiz için önemli bir kazanım olarak görüyoruz.

Türk milletinin en büyük güç kaynağı şüphesiz tarihin her döneminde koruduğu ve yücelttiği millî birliği ve kardeşliğidir. 

Değerli Milletvekilleri,

Millî kimliğimizin vazgeçilmez bir ögesi, nesiller arası iletimi sağlayarak kültürel değerlerin yaşatılmasında önemli bir araç olarak gördüğümüz Türkçenin her düzeyde doğru ve güzel kullanımını temin edecek tedbirlerin alınmasını önemli öngörüyoruz. 

Bu kapsamda, her türlü basın, yayın, reklam, film, tiyatro eserleriyle gündelik hayatta kullanılmasında Türkçenin yozlaşmasına fırsat verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Zengin ve derin kökleri olan Türk kültürünün ve kültürümüze ev sahipliği yapan eşsiz coğrafyamızın tüm değerleri ile tanıtılması suretiyle yaygın bir turizm hareketinin oluşturulabileceğini düşünüyoruz.

12. Kalkınma Planında da değinildiği üzere, Türkiye kültürel zenginliği ve tarihi derinliği sayesinde bölgesel ve küresel çapta etki ve çekim merkezi olma potansiyeline sahiptir. 

Kültür ekonomisi; hızlı büyüme performansı, yarattığı yüksek katma değer, nitelikli işgücü istihdamı, kültürün yeniden üretimi ve zenginliğine katkısı sayesinde sürdürülebilir kalkınma için önemli bir fırsat sunmaktadır. 

Millî kültür endüstrisinin gelişmesi için devlet yardımlarının etki değerlendirmesinin yapılarak kapsayıcı, objektif ve kolay erişilebilir mekanizmaların oluşturulması ve fikrî mülkiyet hak sahipliğinin korunması gerekmektedir. 

Millî kültürümüzün temel değerleri olma niteliğini koruyan yazılı eserlerin bugünkü yazı ve konuşma diliyle topluma kazandırılması, tarihî gerçekler ve Türk tarihine ilişkin çarpıtma ve iftiraların önüne geçilebilmesi açısından önem arz etmektedir. 

Bu çerçevede yazma eserlerin sayısallaştırılma çalışmalarının tamamlanarak internet ortamında faydalanıcıların erişimine açılmasını başarılı bir adım olarak görmekteyiz. 

Aynı şekilde, özellikle gençlerimizin kültürel gelişimi ve eğitimlerinin önemli bir parçası olan, bilginin edinildiği, deneyimlendiği ve toplumun sosyalleştiği alanlar haline dönüşen kütüphanelere ilişkin yürütülen projeleri, yeni nesil kütüphanelerle birlikte yenilenerek vatandaşların hizmetine sunulan kütüphaneleri önemli bir hizmet olarak değerli buluyoruz. 

Tüm sanat dallarının geliştirilmesini, faaliyet alanlarının yaygınlaştırılmasını, bu amaçla sanatın ve sanatçının desteklenmesini; bununla birlikte sanatçıların söz ve eylemleriyle toplumu millî değerlerle barışık bir anlayışla, ortak değerler etrafında kenetlenmeye yönlendirmelerinin önemli bir sorumluluk olduğunu düşünüyoruz.

Estetikten uzak, yerli yersiz küfür, millî, manevi, tarihî ve kültürel değerlere, devlete ve millete hakaret içeren eylem ve yapıtların sanat adına pazarlanmasına fırsat verilmemelidir. 

Dijital medya platformlarının çocuklarımız açısından saçtığı tehlikelerin önüne geçecek adımların süreklilik içinde atılması gerekmektedir.

Şiddeti özendiren, ahlaki değerleri tahrip eden, çocukları sapkın akımlara teşvik eden dizi, film, oyun gibi yapımların RTÜK tarafından denetlenmesinin yanında, bunlara sonradan ceza vermek yerine önleyici bir mekanizmanın oluşturulmasının yerinde olacağını değerlendiriyoruz.

Sayın Bakan, Değerli Milletvekilleri,

Sanat ve zanaatlarımızın korunması, sosyal ve ekonomik fayda sağlanması ve kültürel değerlerimizin üretilen mal ve hizmetlere yansıtılabilmesi amacıyla tasarımlara aktarılması ve bu suretle unutulmaya yüz tutmuş kültürel değerlerimizin yaşatılması ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde ulaştırılmasını gerekli görüyor, bu çerçevede ülkemizin UNESCO bünyesindeki çalışmalarını önemsiyoruz. 

2024 yılı itibariyle Türkiye’nin 21 adet doğal-kültürel varlığının UNESCO Dünya Mirası Listesi ve 30 farklı kültürel değerinin ise UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listeleri bünyesine alınmış olmasından dolayı Bakanlığınızı tebrik ediyoruz. 

12. Kalkınma planında yer alan, “kültür ve sanat mirasımızın zenginlik ve çeşitliliğinin korunup geliştirilerek gelecek nesillere aktarılması, milli kültür ve kadim medeniyetimizin ortak değerleri etrafında toplumsal bütünlüğün ve dayanışmanın güçlendirilmesi, kültür ve sanat faaliyetlerinin toplum genelinde yaygınlaştırılarak kalkınmadaki çok boyutlu etkisinin artırılması” hedefini ve buna yönelik atılımları değerli buluyoruz.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız bakımından Türk kimliğinin korunması, Türkçenin dünya dilleri arasındaki konumunun güçlendirilmesi için Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımız ile Yunus Emre Enstitüsüne önemli sorumluluk düşmektedir. 

Yurt dışında Türk diasporasını güçlendirmek, Türkiye aleyhine oluşturulmaya çalışılan olumsuz algıya karşı tarihî, kültürel ve siyasi gerçekleri içeren doğru bilgilerin önce vatandaşlarımıza, ardından da muhataplarına iletilmesini sağlayacak mekanizmaların etkinleştirilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda Türk Devletleri Teşkilatının 34 harften oluşan ortak alfabe çerçevesinde uzlaşma sağlaması, tarihi bir adım aynı zamanda Türk kültür hayatının diriliş beyannamesi olmuştur.

Ayrıca, yurt içi ve yurt dışında taşınmaz kültür varlıklarımızın ihyasına yönelik bakım, onarım ve yenileme faaliyetlerinin nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesi, Türk vakıf eserlerinin ortaya çıkartılarak, ihyası ve yaşatılmasının Türk tarih ve kültürünün kapsayıcı ve kuşatıcı, insani özelliklerinin tanıtılmasına katkı sağlayacağını değerlendiriyoruz. 

Bu vesile ile Cumhurbaşkanımız tarafından Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 86. Yıl dönümü olan 10 Kasım’da, Atatürk’ün talimatlarıyla kurulan Türk Dil ve Tarih Kurumu ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na ait yeni yerleşkenin ve Atatürk’ün 11 yıl yaşamış olduğu evin Atatürk Müze Köşkü olarak açılmasından memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
 
Sayın Bakan, Sayın milletvekilleri, 

Konaklama, ulaşım, turistik yerler, seyahat şirketleri, yeme içme sektörü ve daha fazlası dâhil olmak üzere birçok aktörü bünyesinde barındıran turizm sektörü, Türkiye’nin kalkınmasında önemli bir role sahiptir. 

Hatırlanacağı gibi turizm, ülkemiz ekonomisindeki rolü nedeniyle 2019 yılında stratejik sektör olarak ilan edilmiştir.

Son birkaç yıldır dünya turizm sektörü; salgın, Rusya- Ukrayna savaşı, İsrail’in Gazze’de uyguladığı katliam, Ortadoğu’da yapmakta olduğu hukuksuz ve insanlık dışı saldırılar ve küresel ekonomik durgunluk gibi ekonomik ve jeopolitik zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. 

Türkiye, bu süreçte geliştirdiği önlemler sayesinde dünya turizminde en az hasar alan ülkelerden olmuştur. 

Ülkemiz turizmi, 2021 yılında yakaladığı toparlanma eğilimini 2022 ve 2023 yılında da sürdürmüş, 2024 yılında ise dünya turizmindeki seyre paralel olarak yukarı yönlü bir performans göstermiştir.

2024 yılının Ocak-Eylül döneminde ülkemize gelen ziyaretçi sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,74 artışla 49,1 milyon kişiyi, turizm gelirlerimiz bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,5 oranında artarak 46,9 milyar doları aşmayı başarmıştır. 

Yakalanan ivmeyle, sunumunuzda da işaret ettiğiniz gibi 2024 yılsonu itibarıyla 61 milyon ziyaretçi ile 60 milyar dolar turizm geliri hedefi inşallah aşılacaktır. 

Bununla birlikte kişi başı harcama düzeyini istenen seviyeye çıkarmak da sektör için önemli bir hedeftir. 

2022 yılında 971 dolar olan ziyaretçi başına ortalama harcama 2023 yılında 979 dolar seviyesine yükselmiş, 2024 yılında ise bin Dolar’ı geçmesi beklenmektedir. 
Yine 2022 yılında 89 dolar olan kişi başı gecelik harcama 2023 yılında 101 dolara ulaşmış, 2024 yılı ilk 9 aylık verilere göre de 107 dolar seviyesine ulaşmıştır. 

Bu durum ülkemizin nitelikli turist hedefine yönelik tanıtım ve PR (PiAr) faaliyetlerinin hedefine ulaşmakta olduğunu, bu faaliyetlerin ileriye taşınarak turizm gelirleri açısından ülkemizin daha üst sıralara yükselebileceğini göstermektedir. 

Ülkemize en fazla turist gönderen ülkeler incelendiğinde Rusya Federasyonu, Almanya ve İngiltere gibi ülkeler öne çıkmaktadır. 

Önümüzdeki süreçte, uzak doğu ülkeleri de dâhil THY’nin uçtuğu tüm dünya ülkelerine yönelik etkin tanıtım faaliyetleri turizmimiz için önemli fırsatlar getirecektir. 

Bunun yanı sıra Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerine yönelik özel tanıtım ve iletişim stratejileri geliştirilmesini de bu amaçla gerekli görüyoruz. 

Türk Devletlerinin ortak bir geleceği kucaklamaya yönelik müşterek çabaların temelini oluşturan ortak tarih, dil, kültür, gelenek ve değerler temelinde kültür ve turizmin anahtar rol oynayacağı inancındayız. 

Bununla birlikte, dünyada ve uzak doğuda yaşanan siyasi ve ekonomik gerilimler ile yakın coğrafyamızdaki Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail’in Filistin’e uygulamakta olduğu katliam ve soykırım ve diğer jeopolitik gelişmeler turizm sektörü için aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. 

Bu risklerden sektörün asgari düzeyde etkilenmesi için bakanlık olarak aldığınız tedbirlerin sürdürülmesi, alternatif pazarlara erişilmesi ve “Güvenli Türkiye” imajının yaygınlaştırılması hayati önemde olacaktır. 

Ayrıca turizm aktivitelerinin yoğunlaştığı kıyı alanları, insan kaynaklı kullanımlar ve küresel iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz koşullar nedeniyle baskı altındadır. 

Bu nedenle kıyı alanları yönetim modelinin oluşturulması ve ülkemizin bu alanlar dışındaki turizm potansiyeli arz eden bölgelerine turizm hareketinin yönlendirilmesine dair tedbirlerin alınması gerekmektedir. 

Turizmde sürdürülebilirlik için yeşil ve dijital değişim ve dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması, sektörün doğal, tarihî ve kültürel dokuyu koruyucu ve geliştirici bir yaklaşım içinde şekillenmesi önemli ve öncelikli bir husustur. 

Çevreye duyarlı, koruma kullanma dengesini gözeterek yapılacak turizm yatırımları önceliklendirilmeli,  sektörün sürdürülebilirliğine katkıda bulunacak çevreye duyarlı konaklama tesislerinin belgelendirmesi desteklenmelidir. 

Bu çerçevede Ağustos sonu itibarıyla 435 tesise yeşil yıldız belgesi düzenlenmesinden, çevre yönetimine önem veren mavi bayrak uygulamasına dâhil olan ülkeler arasında Türkiye’nin 2024 yılında 567 ödüllü plajla üçüncü sırada olmasından, 27 ödüllü marina ile yedinci sırada yer almasından memnuniyet duyduğumuzu belirtmek istiyorum.

Değerli Milletvekilleri,

Sağlık turizmiyle ilgili çalışmalar ivme kazanırken ülkemizin sağlık turizmi geliri de yükselmiştir.

Bunun yanı sıra, sağlık turizmi hizmet kapasitesinin nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesi uluslararası alanda ülkemizin tercih edilirliğinin artırılmasına ve bir cazibe merkezi hâline getirilmesine yardımcı olacaktır. 

Sahip olduğumuz sağlık altyapısı ve avantajlı fiyatlar sayesinde etkin bir yönlendirme ile bunun mümkün olabileceğini düşünüyoruz. 

Bu kapsamda, sağlık turizminin geliştirilmesi amacıyla kurulan USHAŞ’ın, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile sağlık turizminin geliştirilmesine daha fazla katkı sağlayabileceğini bu yönde yapılacak entegre projelerin sağlık turizmi gelirlerine ivme kazandıracağını değerlendiriyoruz. 

Diğer yandan, bütünüyle yaşlı dostu konaklama alanlarının yaygınlaştırılması yoluyla ileri yaş turizminde ülkemizin bir merkez haline gelebileceğini düşünüyoruz.

Ekonomiye önemli katkısının yanında, vatandaşlarımızın ülkemizin doğal ve tarihi güzelliklerinden istifade etmesi amacına da hizmet etmesi gereken turizm sektöründe, konaklama ve diğer turizm hizmet fiyatlarının makul seviyede olması için tedbirlerin alınması iç turizmin hareketliliğini sağlayacaktır.

Bu çerçevede turizm faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde vatandaşların denizlerden daha makul fiyatlarla ve konforlu bir şekilde faydalanabilmesi amacıyla başlatılan “Ücretsiz Halk Plajı Projesi” kapsamında hizmete açılan 17 ücretsiz halk plajı sayısının arttırılması daha fazla vatandaşımızın bu hizmetlere erişimini mümkün kılacaktır. 

Diğer bir önemli konu da engelli vatandaşlarımızın ülkemizin doğal ve kültürel varlıklarından ve hizmetlerinden daha yaygın faydalanmasının sağlanması hususudur.

Bu kapsamda engelli vatandaşlarımız için her bakımdan uygun şartların oluşturulduğu alanların artırılması ve ülkemizin her turizm bölgesinde hizmet vermesi sağlanmalıdır.

Konutların gerçek ve tüzel kişilere turizm amaçlı kiralanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen 7464 sayılı Kanun 1 Ocak 2024 tarihinde yürürlüğe girmiş, bu yöndeki faaliyetlerin hukuki çerçevesi çizilmiştir. 

Kanunla sahip olunması gereken asgari standartlar belirlenmiş ve bu standartlara uygun olan konutlar belgelendirilerek kayıt altına alınmıştır. 

Bu şekilde bir yandan kısa süreli kiralamalar için denetim mümkün hale gelirken bir yandan da kayıtdışılık ve vergi kayıplarının önlenmesi sağlanmıştır. Kuşkusuz uygulamada karşılaşılan aksaklıklara göre bu yönde yeni düzenlemeler de yapılabilecektir. 

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Türkiye turizmde dünya üst liginde yer alan önemli bir ülkedir. 

Konumunun sağladığı kolay ulaşılabilirlik, yeni ve nitelikli tesisler, ciddi bir yönetim birikimiyle Türkiye, güçlü turizm fikir ve potansiyeline sahiptir. 

Bu kıymetlerimizi; planlı, verimli ve etkili bir şekilde değerlendirerek dünya turizminden aldığımız payı daha da yükseltmek mümkündür. 

Ülkemiz ve turizm sektörümüz bunu sağlayacak altyapıya, insan gücüne ve bilgi birikimine sahiptir. Nitekim veriler de bunu doğrulamaktadır.

Önümüzdeki dönemde sektörün hızlı değişen talebi karşılayabilen, rekabetçi bir yapıya kavuşması turizmin sürdürülebilirliği için öne çıkacaktır.

Bu amaçla uygun yatırımların yanı sıra sektörün yönlendirilmesi, gerekli mevzuat değişikliği ile yeterli kurumsal kapasitenin tesis edilmesi de gerekmektedir. 

İnanıyoruz ki önümüzdeki süreçte riskleri bertaraf ederek, fırsatları değerlendirerek turizm sektörümüz güçlenmeye devam edecek, turizmden elde ettiğimiz gelir artarak milli refaha daha çok katkı sağlayacaktır. 

Bu düşüncelerle bakanlık ve bağlı kuruluşlar bütçenizin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

Editör: Haber Merkezi