YEMİN

Biz yine de iyi niyetle “Gözlerinden kaçmış olacak” diye yorumlayalım. Danıştay’ın Andımız kararını ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya sormuşlar. İlber Hoca, “Andımız herhalde geri gelecek, yok gelmeyecekti… Öyle şeylere dokundurtmak ayıp. Kalkması yanlıştı ve küstahlıktı…”

Bu açıklamanın ardından Cumartesi günü MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Andımız ile ilgili sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama geldi:

“Adımız Türk olduğuna göre Andımızın da Türk olması tarihi mecburiyettir!”

Kurtuluş savaşı verilerek, kanla kazanılan bu milli duruşa, bu milli isme alerjisi olanları sözde çözüm sürecinde yakından tanıdık. Ama “Türk” ifadesini sürekli etnik bir bölücülüğü kaşımak için çekiştirenlerin, bir ‘baskı unsuru’ olarak gösterenlerin bu dünyada da yatacak yeri yoktur. “Yok baskı kuruluyor, yok bir etnik ırka işaret ediyor” diyenleri de onlara ekliyorum.

Nijerya kökenli bir Fransız kendisine Fransız derken bu insanlar için sorun değildir. Hindistan kökenli bir İngiliz kendisini İngiliz hissederken yine bu insanlar için sorun değildir. Göçmenlerden kurulmuş bir ülke olan ABD’de herkes kendisine “Amerikalı” derse de sıkıntı olmaz bu kafalara göre. Ama nedense birbirine karışmış, aynı dertleri çekmiş, çocukları aynı okullarda okumuş Arap, Kürt kökenli vatandaşlarımızın kendilerini Türk milletine ait hissetmeleri sorundur.

elbette hatalar olmuştur. Ama o ateş bir etnik grubun kucağına düşmemiştir. Sağcısı solcusu birçok aile o karanlık günlerde acı çekmiştir. Bunu bilmelerine rağmen sürekli belli grupların üzerine oynayarak, onları kışkırtmaya ve millet aidiyeti içinden çıkarmaya çalışmanın neresi çözümdür neresi iyi niyet taşımaktadır? Sözde çözüm sürecinin götürdüklerini tek tek anlatmayacağım. Ama boynumuzdaki ay yıldızlı kolyeye yan bakanları da unutmuş değiliz. Sonuçta bu ülke bir 15 Temmuz yaşamıştır. Noktanın konacağı yer orasıdır. Daha önce de söz ettim. Amatör bir tarih öğrencisiyim. Yakın tarihe şöyle bir baktığınızda kim ki ‘Milli değerler’, “Milli olmak” ve “Türk milleti” olmakla ilgili geri adım istiyorsa ya beyni yıkanmıştır ya da kötü niyetlidir. Çünkü bu coğrafyada silahla 95 yıl önce yapamadıklarını içerden kazıyarak yapmak niyeti oldukça açıktır.

“Türk milleti” olmak için bedeller ödenmiştir.

Dünya ulus devlet sürecine evirilirken, Mustafa Kemal ve arkadaşları milli temelleri atarken bu geleceği görmüşlerdir. Gençliğe Hitabe bugünler için yazılmıştır.
Kimileri “Küreselleşen dünyada” (!)benim gibileri paranoyak olmakla falan suçlayabilir. Çok umurumda olmasa da onlara hemen sınırımıza dönüp Suriye’ye, Irak’a bir göz atmalarını tavsiye ederim.

Çocuklarımıza bir aidiyet vermek neden sorun olsun? Kökeni ne olursa olsun bir isim altında toplanmalarında, kaynaşmalarında ne gibi bir problem var? Bugün pek çok ülke millileşerek büyürken “Hadi bakalım demokratikleşiyorsunuz” diyerek dağılmak kaderimiz olamaz.

Sürekli dillendirilen o meşhur “Gemi”nin içinde evet herkes vardır ve farklı kökenleri olabilir. Ama o geminin bir de ismi vardır.

Bu ülkenin her ferdi bu ülkenin eşit haklardaki vatandaşıdır.

Bu ülkede kimse etnik kökenine göre zengin etnik kökenine göre fakir değildir.

Bir de elinde silah tutanların, insan öldürenlerin, bebeklere kıyanların omurgasını oluşturduğu partilere oy vermeyi solculuk, demokratlık, liberallik sayanları anlamakta zorluk çekiyorum. Bunu Andımız üzerinden bir kavgaya çevirmelerine de hiç şaşırmıyorum.

Üstelik MHP Liderinin söylediği gibi ABD’li Papaz Brunson kararını veren yargıya saygı duyanlar neden Danıştay’ın kararına aynı saygıyı göstermiyor?

Özetle: Bu ülkede ‘And’ içen o yemini hisseden milyonlar var! Kimse engel olamaz.

Ne Mutlu Türküm diyene!