Bizler için Sinop'ta içtiğimiz bir yudum suyla, Tunceli'de içtiğimiz bir yudum suyun farkı yoktur.
Bizler; Konya'da bulduğu huzurun aynısını, Tunceli dede bulan insanlarız.
Bizler için İstanbul boğazı kadar Munzur çayı, Ağrı dağı kadar da Munzur dağı önemlidir.
Bizler için çukur ovada ter döken çiftçinin emeği ile Tunceli'de ter döken çiftçimizin alın teri aynı kutsallıktadır.
Bizim için vatan toprağı kutsaldır, vatandaşımız kutsaldır.
Bizler Anide bin yıllık camilerde Cuma namazı kılarken, bin yıllık kardeşliğimiz için dua ettiğimizde; kilise tamircilerinin, teröristlerin ve bölücülerin bizleri anlamasını beklemedik, bizler sadece Allaha, imanımıza ve kardeşlerimize inandık.
Bizim için Adanalı, Trabzonlu, Tuncelili yoktur. Bizim için büyük bir ülke, Türkiye vardır.
Bizler ülkemizi seçim sandığı, vilayetlerimizi ise oy pusulası gören, tarihten ve ahlaktan nasipsiz siyaset bezirgânı değiliz.
Bizler aynı kilimin desenleri, aynı yolun yolcularıyız.
Hepimizi aydınlatan güneşin adı "1071" Malazgirt'tir, o güneş "1087" de Tunceli'de parlamış ve üzerindeki aydınlık hala devam etmektedir.
Zaman zaman aynı yağmurlarla ıslanmış fakat her zaman aynı kıbleye yönelmiş, büyük bir milletin ve büyük bir medeniyetin öz evlatlarıyız.
Tunceli; siyasetçilerin yalanlarına alet olmayacak, bölücülüğe prim vermeyecek ve üzerinde doğan ve bin yıldır batmayan güneşin ışığından mahrum kalmayacaktır.
Ve Tunceli kendisine yakışan bir lider ağırlayacak; yalansız, dolansız, riyasız.
Türkmen beyi Devlet Bahçeli; Türkmen yurdu Tunceli'de kardeşleriyle buluşacak.
Bu buluşma; yetmiş dört milyon yüreğin aynı anda çarpması, gönüllerin Tunceli'ye akması olacaktır.
Bu buluşma; milli birlik, milli ülkü ve milli ruhun cihana meydan okuması olacaktır.
Bu buluşma, sultan Alparslan'ın çağlar sonrası gelen bir emri, Hacı Bektaş velinin dualarının sonucudur.
Bu buluşma siyaset için değil, ekmeğin, suyun, kardeşliğin hukukunu bir daha korumak içindir, ahlak içindir, Allah içindir.