Türk milleti demeyi bırak, Türkiyeli demeye bak…
Parlamenter sistem demeyi bırak, Başkanlık demeye bak…
Genel başkan demeyi bırak, “Peygamber vasıflarına sahip” demeye bak…
Terörist başı “bebek katili” demeyi bırak, “sayın” demeye bak…
Terör, mayın, ölüm demeyi bırak, açılım, çözüm, barış demeye bak…
Reza, rüşvet, yolsuzluk demeyi bırak, hayırsever iş adamı demeye bak…
Tape, CD demeyi bırak, şantaj, montaj demeye bak…
Çalıyor demeyi bırak, çalışıyor demeye bak…
Darbeci TSK demeyi bırak, Ergenekon kumpasmış demeye bak.
Tek dil demedim, tek din dedim demeyi bırak, ben gidersem devlet yıkılır demeye bak…
Milli bayramları kutlamayı bırak, Cumhuriyete reklam arası vermeye bak…
Yaratana kul olmayı bırak, kaba ete kıl olmaya bak…
Ama tüm bunlar olup biterken,
Sen sakın kılını kıpırdatmamaya bak.
Çünkü sana dokunmayan yılan bin yaşayacak zannediyorsun ya.
*
Bitmedi.
İsrafı bırak, 1100 odalı sarayla “millete itibar kazandık” demeye bak…
Pazardan artık toplayan emekli öğretmeni bırak, milyarlık makam otolarına “çerez parası” diyen bakana bak…
Dokunulmazlık de, hırsıza dokunmamaya bak…
Yeni anayasa de, Özerklik ve bölünmenin yolunu açmaya bak…
Karamanda ki çocuk tecavüzünü kapat, bir kereden bir şey olmaz demeye bak…
Patlayan bombalarla ölen insanları bırak, “ya 400, ya kaos” demeye bak…
Mescidi Aksa Camisine çizmeyle giren İsrail askerini bırak, Küba’ya cami yaptıracağım demeye bak,
Kan ve terörü nasıl durdururuz demeyi bırak, “ne mutlu size ki şehitleriniz geliyor” demeye bak…
Dinler arası diyalog demeyi bırak, cenaze marşı yerine zaten var olan “tekbir getirilsin” demeye bak…
Meclisten gece yarısı geçen bölücü yasaları bırak, sen ipteki cambaza bak…
Uzun lafın kısası,
Bu ve benzeri yüzlerce örneği alt alta sıralayabilirsiniz.
Onun için hamaseti bırak, gerçeğe bak.
*
Çünkü gerçek olan tek şey bin yıllık kardeşliğimiz dinamitleniyor…
Bölünüyor…
Ayrıştırılıyor.
Her taraf kana bulanıp,
Her taraf şehit yasına boğulurken,
Her köşeden,
Bir ana, bir dul, bir yetim ağlaması duyuluyor.
O nedenle,
Ne olur deve kuşu gibi kafanızı kuma gömmeyin.
Vicdanları tatile gönderip, vicdansızlara geçit vermeyin.
Ellerindeki propaganda aygıtlarıyla,
Gerçeği ters yüz edip,
Her yolu, her imkânı ve her makamı kullanan Mehmet gibi görmezlerle,
“Yalan, çarpıtma ve üstünü örtme” oyunlarına gelmeyin.
*
Farkında mısınız?
Sayıları 5,10, 15 gibi sadece rakamlardan ibaret olmayan,
Her şehit haberinden sonra,
Muktedirler gündemi nasılda değiştiriveriyorlar?
Kızıyorlar, kınıyorlar, rahmet diliyorlar.
Ya sonra?
Sonrasında ya makyaj yapan kadını “kaportası bozuk arabaya” benzetiyorlar,
Ya da “ruj süren kadının hafif meşrep” olmasından dem vuruyorlar.
Sonrasında da 13 yıldır müzakere ettikleri bölücülere,
“Lanet edip” küfrediyorlar.
İyi de kardeşim sadece lanetlemek kötülüğü gizlemez ki,
Bunun adı olsa olsa,
“Rüzgâra karşı tükürmek” olur.
Haksız mıyım?
1400 yıldır lanet ettiğimiz şeytan hala ayakta değil mi?