MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, sosyal medya hesabından gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
MHP'li Özdemir'in açıklaması şu şekilde;
Yaşanan uluslararası kriz ve sorunlarda, arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık rolü ile Türkiye’nin gerçekleştirdiği diplomatik girişimler gerek bölgesel, gerekse küresel barış ve istikrarın tesisine yönelik son derece değerli sonuçlar ortaya çıkarmıştır.
Türkiye’nin hakemliği, diğer ülke ve çevrelerce kabul görürken, bu durum saygın bir seviyede olduğumuzu göstermenin yanı sıra, kudret ve kuvvetimizin ulaştığı üstün seviyeyi de işaret etmektedir.
Bu zamana kadar yürütmüş olduğu girişimler sayesinde Türkiye;
- Ukrayna-Rusya arasında yaşanan savaşta ateşkes ve barış görüşmelerinin yanı sıra, tahıl koridoru ve esirlerin takas edilmesi anlaşması,
- Katar ve diğer Körfez ülkeleri arasında yaşanan gerginliğin son bularak ilişkilerin normalleşmesi,
- İran ile batılı ülkeler arasında varılan ve İran’ın uranyum zenginleştirmesi ile ilgili gerginliğin azaltılması,
- Somali ve Etiyopya arasında süregelen yüksek düzeyli gerginliğin ortadan kaldırılarak, barış anlaşmasına varılması,
- Sırbistan ve Kosova arasında nüksedem gerilimlerin azaltılması,
- Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin yaşadığı anlaşmazlıkların çözümü,
- Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış müzakerelerinin yürütülmesi ve kalıcı barışın tesisi çabaları,
konularında belirleyici, buluşturucu, birleştirici ve başarılı neticeler almayı sağlayan bir ülke olmuştur.
Hatta kimi zaman Birleşmiş Milletler dahi Türkiye’nin üstlendiği barışın tesisine yönelik çabalarda, ülkemize müracaat eder hale gelmiştir.
Yakın zamanda gerçekleşecek olan ABD ve Rusya arasıdaki müzakerelere Türkiye’nin ev sahipliği yapacak olması, gelişen potansiyelimizin artık çok daha ileri bir aşamaya vardığını göstermektedir.
Türkiye, henüz BM Güvenlik Konseyi üyesi olmasa da, sahip olduğu güç, potansiyel, prestij, deneyim, birikim ve samimiyeti ile diğer ülkeler tarafından bahse konu olan misyonun çok ötesinde bir yaklaşımla benimsenmekte ve değerlendirilmektedir.
Bu sebeple, 21. Yüzyılda şekillenmesi mecburi hale gelen yeni küresel nizamda Türkiye’nin merkez ve kutup ülkelerden birisi olduğu hakikati, artık her çevrenin ortak kabulüdür.