İşaret Taşlarımız: Dündar Taşer

1925 de Gaziantep’ de doğdu. 1972 de vefat etti. Çocukluğu doğduğu şehirde geçti daha sonra Kara Harp Okulu’na kaydoldu. Oradan iyi derece ile mezun olup mesleki alanında kurmay albaylığa kadar yükseldi. 3 Mayıs Türkçülük ve Turancılık davasında Alparslan Türkeş ile yoları kesişti, ömrünün sonuna kadarda başbuğumuz ile kutlu mücadelesini beraberce sürdürdü. 14 lü ler arasında yer almış sürgün hayatını Fas’ta diplomat olarak sürdürmüş daha sonra Türkiye’ye dönmüştür. 1965 de Alparslan Türkeş ile birlikte CKMP ‘nın ilk kurultayında GİK üyeliğine, 1967 kurultayından sonrada genel başkan yardımcılığına seçilmiştir. O bir gönül adamıdır. Efendiliği, tevazu sahibi, hoş sohbet, ikna kabiliyeti yüksek idealist, kendisini büyük Türkiye’ye adamış bir ülkü devidir.

Dündar Taşer siyaseti bir gaye olarak değil memlekete millete hizmet yolunda bir araç olarak görmektedir. Onun yüksek vasıflı dava adamlığının ve dünya görüşünün bir tahlilini yaparsak;

1- İnandığı ve savunduğu davasını hayatının her safhasında pratiğe dökmek onun önemli hasletlerindendir.

2- Lidere sadakat ve birlik onun üzerinde hassasiyetle durduğu konudur. “Doğruda birlik doğrudur. Yanlışta dahi birlik doğrudur çünkü birlik doğrudur. İtaat olmaz ise birlik olmaz birlik olmazsa devlet olmaz.” “Alparslan Türkeş’in yanlışı benim doğrumdan üstündür” diyerek birlik ve beraberliğin önceliklerinden olduğunu vurgular. O, “lideri; tarihi şartlar hazırlar her aklına esen lider olamaz” demiştir.

3- İnanç mimarlarının başarılarındaki sırları; halktaki köklü bağlılığın kendi kültür ve inançlarına bağlılıklarındaki derinliğin Türk milletinde yoğun olduğuna dikkat çeker.

4- Türk ordusu ile görüşünü şöyle ifade eder; bütün ordular muhafazakâr olmak zorundadır. Savaş gücünün temelinde olan disiplin, maneviyat, hiyerarşi, bunlarla ilgili her türlü sembol, merasim ve itiyatlar tamamen geleneğe dayanır. Geleneği güçlü oldukça da kuvvet kazanır. Maneviyatının güçlü oluşu da gücüne güç katar. Ordu bir menfaat müessesesi değildir, bir istirahat müessesesi de değildir. Bir cefa mihrakıdır. Bir vefa abidesidir. Şeref ve haysiyet temelleri üzerine dikilir.

5- Türklerin düşmanla baş etmesinin en önemli noktası; “münevverle ahalinin birlikte hareket etmesi idi” bunun en önemli örneği 1.200 000 Yunan askerinin 200 000 Türk askerine Sakarya da yenilmesidir.

6- Devlete sevgi ve bağlılığı tasavvufta ki “Fenafi’llah” tabirini “Fena fid- devle ve’l mille” şeklinde ifade eder ve benzetir.

7- Üç hilalli bayrak için; “Atalarımızın haşmeti idi torunlarımızın azameti olacaktır” diyor. Bundan dolayı da halkımızı milli bir oluşa yüksek bir ideale ve birliğe davet ediyor.

8- Millet ve aydın içinde; devleti yönetmek için zaruri kurum ve müesseseler diğer yanda milletin seçimi ile gelen siyasi iktidar menşei, menfaati, dünya görüşü, içtimai kıymet hükümleri, yani her şeyi ile bir birine zıt iki varlığın devlet yönetiminde yan yana bulunmak zorunluluğu şu ifadeyi kullanma sebebidir. “İşte devlet idaresini imkânsız kılan tek amil” Onun içindir ki aydın ve halk yöneten ve yönetilenler aynı tasa, aynı sevinç, aynı amaç yolun yolcusu olmalılar.

9- Arkadaşlık ve dostluk için ise on tane müttehit adam ve arkadaş çok şeydir. Ve çok büyük rakamdır.

10- Bayrak–Devlet-Vatan diye sıraladığımız da; bayrağın dikildiği yer devletleşiyor ve vatan oluyor . Bayrağın olmadığı yer devlet olmuyor vatan öksüz kalıyor. En yakın ve belirgin örneği Doğu Türkistan ve balkan

“BÜYÜK TÜRKİYE “Ülküsü bir gün mutlaka tahakkuk edecek zafer bayrağı göndere mutlaka çekilecektir.

Sevgili canlar ben birazcık Dündar ağabeyimizi anlatmaya çalıştım sizlere rahmetli ile aktardığım sadece deryada bir damla misalidir. Türk milliyetçileri özellikle günümüzün gençliği ve bu kutlu davanın savunucuları ülkemizin bugün içinde bulunduğu durumdan çekip çıkarmak büyük Türkiye’yi kurmak için bu hususta akıl yoranlar Dündar Taşer beyimizi iyi anlamaları gerekir diye düşünüyorum.

“BAŞSIZ BÖRK İLSİZ (DEVLETSİZ) TÜRK OLMAZ”

Saygılarımla.