Ülkemizde siyaset üslubunun bozulma sebeplerinden biriside, iktidar olma hırsı ve iktidarda kalma hırsıdır.
Bu hırs aynı zamanda insan nefsinin insanlık aklına karşı vermiş olduğu bir kavgadır.
Siyaset ve devlet adamları, nefsi arzularını baş tacı yaptıkça, birçok değer yargıları ile birlikte hizmet etme arzularını da kaybederler.
Saygı göstermesini unuturlar buna rağmen saygı beklerler.
Öfkelerine engel olamazlar, etraflarından sabır ve hoş görü talep ederler.
Kabalaşırlar, nezaket görmek isterler.
Ve siyaset tarihimiz için sorunlu birer model olurlar.
Yakın tarihimizde de bu örnekler mevcuttur.
Isparta mitinginde, Ispartalı Süleyman Demirel'i kalabalığa yuhalatmak.
"Cumhurbaşkanı" A. Necdet Sezer'i memleketi Afyonda yuhalatmak.
Deniz Baykal'ı, memleketi Antalya'da yuhalatmak.
Ve Türk Siyasi tarihinin, en nazik, en naif liderlerinden birisi olan Devlet Bahçeliyi, memleketi Osmaniye'de yuhalatmak, siyasetin hiçbir erdem değerinde tarif bulacak bir durum değildir.
Bunca kabalık ardından, insanlardan zorlama bir saygı beklemek, hala yaşadıklarından ve hayattan ders almamak ve siyasete değer katmak yerine, siyasi değerleri hırpalamak, asla bir devlet adamı tavrı değildir.
"siyasetin okulu yoktur derler" ama hayat bir okuldur.
Bu muhteşem okulu bilgiyle donatan insanlık aklı, bütün öğrencilerine kapılarını açmış ve öğretmek için sabırla beklemektedir.
2015 bütçe yılı görüşmelerinde de bir ders verildi, ustasından, siyaset dersi.
Bu hayat mektebinde Sayın bahçeliden öğreneceklerinizi öğrenin, yoksa dersten kaçan çocuklar gibi, bu işin sonunda karne notunuz kırıklarla dolu olacaktır.