AA - FB TV'de açıklamada bulunan Koç, Trendyol Süper Lig'in 30. haftasında deplasmanda 3-2 kazandıkları Trabzonspor maçının ardından yaşananların "Türk futbolu için utanç vesilesi" olduğunu belirtti.
Fenerbahçe ve Trabzonspor'un arasında bir problem olmadığını vurgulayan Koç, "Bu 2 kulübü kafa kafaya getirmeye, şiddet ve nefret tohumu ekmeye 13-14 yıldır çok emek verenler var. Dün gecenin mağduru Fenerbahçe'dir. Linçten, fiziki saldırıdan kendini koruyan da Fenerbahçe futbolcularıdır." dedi.
İşlerin çığırından çıktığını ve bir karar almak zorunda bulunduklarını anlatan Koç, "Fenerbahçe'nin gördüğü muamele, daha fazla tahammül edebileceğimiz bir muamele değildir. 3 Temmuz'u biliyorsunuz. 13-14 senelik süreçte nereye geldiğimiz herkesin malumudur. Sportif anlamda yaşananlar herkesin malumudur. Dün gece ya bir futbolcu linç edilseydi ne olacaktı? Bu son olsun mu diyecektik? Hep diyoruz ama olmuyor, özellikle Fenerbahçe söz konusuyken. Dünkü olaylar tamamen organizeydi." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Futbol Federasyonunun yaşananlarda ana sorumlu olduğunu aktaran Ali Koç, şöyle devam etti:
"Maç başladı, aşama aşama olaylar büyüdü. Hakemin hiçbir şey yapmaması, yaptırım uygulamaması tribünleri cesaretlendirdi. Tribünler de netice almaya başladı. Bu maçın devam etmesi olacak iş değil. UEFA'da yapsa lisansı iptal ettirilir. Denizli'deki maçta da iptal edilmeliydi. Su savaşları dediğimiz Sami Yen'deki maçta da edilmeliydi. Dünkü maçta da edilmeliydi. Ülkemizin içinde bulunduğu futbol ortamında değil Halil Umut Meler, kim olursa olsun iptal edemezdi maçı. Rakibimizin gücünü biliyorsunuz, siyasi ve bürokrasi gücünü. Çekinmiş olabilirler ama bu maçın iptal edilmemesinde en büyük sorumlu federasyondur."
"Kendi geleceğimizi kendimiz çizeceğiz"
Ali Koç, 2 Nisan'da yapacakları olağanüstü genel kurul toplantısıyla kendi geleceklerini kendilerinin çizeceğini ifade etti.
Maçta yaşananlardan sonra kendilerinin suçlu ilan edileceğini anlatan Koç, "İş daha da çığırından çıkacak, öyle bekliyorum. Burada da aynı şeyi yapmaya çalışacaklar, Arabistan'da olduğu gibi. Biz 2 Nisan günü genel kurula gidiyoruz, olağanüstü. Yapmamız gerekeni yapmamız lazım. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz lazım. Futbol AŞ'de sonra genel kurulu koyuyoruz. Ben biraz evvel Kulüpler Birliği Vakfından (başkanlığından) istifa ettim. Fenerbahçe olarak kendi kaderimizi, kendi geleceğimizi kendimiz çizmek zorundayız. O yüzden bu kararları aldık. Camiamızın aklıselim davranmasını özellikle rica ediyorum. Biz kendi ülkemizde bu muameleyi görmeyi kabul etmeyeceğiz. Biz artık gerekiyorsa bir alt lige ineceğiz. Bu kararı alınca bir alt lige düşme söz konusu." diye konuştu.
"2 Nisan ilk toplantı, bu toplantıda gereken sayıyı yakalamamız lazım"
Koç, 2 Nisan'da yeterli çoğunluğun sağlanmaması halinde 9 Nisan'da olağanüstü genel kurulu yapacaklarını hatırlatarak, kulüp üyelerinden ilk tarihteki toplantıda yeterli çoğunluğun sağlanmasını istedi.
"Bu ligde Fenerbahçe'ye yer yok" diyen Koç, şunları söyledi:
"Şimdi tutturmuşlar 'ceza verilsin', verin ne istiyorsanız yapın. Herkes aklını başına alsın. Linç tehlikesine rağmen oyunu oynatanlar aynaya baksınlar. Futbolun bu noktaya gelmesine müsaade eden federasyona müsaade edenler de bir aynaya baksın. 2 Nisan ilk toplantı, bu toplantıda gereken sayıyı yakalamamız lazım. 2 Nisan'da 15-16 bin kişiyi sağlamamız lazım. 3 Nisan'da maçımız var. Bu karar alınacaksa 2 Nisan'dan önce almak zorundayız. Rica ediyorum Fenerbahçe tarihi için çok önemli bir virajdan geçiyoruz. Kongre üyelerime rica ediyorum, 30 bin kişi aidatı ödedi, ödemeyenler ödesin gelin kulübün yanında durun. Hep beraber karar verelim bu gidişat gidişat değildir. Biz genel kurulda Fenerbahçe'nin bundan sonra nereye gideceğine karar vereceğiz çünkü bu iş böyle gitmeyecek. Biz bu kararı alırsak ben bırakmıyorum. Bir alt ligde kulübü Süper Lig'e çıkarır öyle bırakırız."
Fenerbahçe'nin geleceğini kurtarmak zorunda olduklarını ifade eden Koç, "Her gün ölmektense 1 gün öleceğiz ama geleceğimizi kurtarmak zorundayız. Bir sene oynar çıkarız biz ama herkes aklını başına alır artık. Biz gerçek anlamda yeter diyoruz o yeterlerden değil. Kendi geleceğimizi kendimiz belli etmek zorundayız. Bu şantaj, tehdit falan değil." şeklinde görüş belirtti.