Erdoğan Adalet Arıyormuş! Ama Gerçek Adalet Gelince Kaçacak!

Erdoğan Adalet Arıyormuş! Ama Gerçek Adalet Gelince Kaçacak! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'daki 4. Esnaf ve Sanatkarlar Şurası ile CNR Expo Fuar Merkezi'ndeki 15. MÜSİAD Uluslararası Fuarı'nın açılış töreninde önemli açıklamalarda bulunmuş ve “adalet arıyorum, adalet…” demiş. Bu söze acaba gülsem mi yoksa ağlasam mı bilemedim. Önce Erdoğan’ın tam ne dediğine bakalım sonra düşüncelerimi sizlerle paylaşayım. Cumhurbaşkanı Erdoğan aynen şöyle demiş: “Geçen de söyledim yine söylüyorum. Öyle bir yargı düşünün ki, ihalesi iki yıl önce bitmiş Galataport’ta ihaleyi durdurma kararı vermiş. İş bitmiş, adamlar ödemeyi yapmış, bu işin inşaatı başlayacak. Bu nasıl bir vatanseverliktir? Orada da söyledim. Cumhurbaşkanının hıyanet-i vataniyye diye bir suçu var, peki yargıcın nesi var? O neyle yargılanacak? Biz ülkeyi nasıl uçuracağız bunu konuşuyoruz, beyler durdurma kararı veriyor, bir değil iki değil üç değil. Dert başka, bu noktada izan arıyoruz. Bu meseleyi çözmemiz lazım. Belli bir nazarla olaylara bakamazsınız. Onun için adalet arıyorum adalet. Buna mecburuz. Bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Yani burada, bu milletin menfaatlerini, bu vatanın menfaatlerini görmeyenlere karşı inanın ahımız çok ağırdır.” Kanun Yoluyla Hukuku Katleden Erdoğan Şimdi Hangi Adaleti Arıyor? Erdoğan bu sözleri niye söyledi? Yargıçları neden tehdit etti? Acaba bu ihale neden her seferinde iptal ediliyor, neden her seferinde aynı kişilere veriliyor? Bu ihaleyi neden bu kadar sahipleniyor? Savunduğu ve kaygı duyduğu bu milletin, bu vatanın menfaatleri mi, yoksa ailenin ve yandaşların menfaatleri mi? Ayrıca, “ahımız” sözüyle kimleri neyle tehdit ediyor? Yoksa “sözde Ergenekon” ya da “balyoz” davalarında olduğu gibi “süründürürüm” mü diyor? Ya da menfaatini düşündüğünü söylediği vatanımızın bir bölümünde kurulan fiili paralel devleti görmezden gelerek, 17-25 Aralık operasyonlarının üstünü örtmek için savaş açtığı “sözde paralel” devlete yaptığını mı yapmakla tehdit ediyor? Adalete saygısı olmayan, mahkeme kararlarını takmayan, mahkeme kararına rağmen “kaç-Ak Sarayda” inşaatı tamamlatıp oturan, verilen kararı beğenmeyince Anayasa Mahkemesi başkanına “gayr-ı milli” diyen Recep Tayyip Erdoğan acaba hangi adaletten bahsediyor? Erdoğan’ın bu sözlerini yorumlamadan önce küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Yine bu köşede “AKP Çaldığı Hukuk Minaresine Kanun Kılıfı Diktiriyor!” başlıklı iki önceki yazımda hukukun Erdoğan ve AKP hükümetleri tarafından nasıl ayaklar altına alındığını şu sözlerle özetlemiştim: “12 yıllık AKP iktidarları döneminde Türkiye giderek hukuk devleti olmaktan çıktı ve Tayyip Erdoğan'ın tek adam diktatörlüğüne dönüştürüldü. Hukuk, koruması gereken adaleti yok etmeye, saygılı olması gereken hakları kısıtlamaya, hatta yok etmeye yöneltildi. Yolsuzlukları önleme işlevi görmesi gereken hukuk, tam tersine yağmalama ve çalma, yolsuzlukların üstünü örtme hakkına dönüştü. AKP iktidarı meşru savunma hakkını da savunma suçu hâline getirdi. Özellikle 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından bu hukuksuzluk çok daha bariz hale geldi ve adeta yolsuzluğu yapanlar değil ortaya çıkaranlar sorgulanır hale geldi.” Kısacası kanun yoluyla hukukun katledildiğini söylemiştim. Yani aslında arıyorum dediği adaleti TBMM’yi de emellerine alet ederek öldüren kendisidir. Önce hukuku ve adalet duygusunu yok etti, şimdi de “adalet arıyorum” diyor. Onun aradığı adalet, kendisine memurluk edecek, yolsuzlukların üstünü örtecek, özelleştirmede yapılan peşkeşleri görmezden gelecek, yani Erdoğan Diktatörlüğünü meşrulaştırıp kutsayacak bir adalettir. Ama ne kadar siyasileştirse de, ne kadar yandaşlaştırmaya çalışsa da vicdanlı savcılar ve hakimler onun tabiriyle “bir değil, iki değil, üç değil…” çok kereler bu ihaleleri iptal ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Daha kısa bir süre önce de son torba kanunla daha önce yapılan özelleştirme ihalelerinin iptali sonrası iade edilmesi gereken tesisler iade edilmediği için üstünü örtmek için eklenen maddeyi de Anayasa Mahkemesi iptal etti. Şimdi de Danıştay Galataport ihalesini iptal etti. Erdoğan’ın Bitmeyen Galataport ve Ofer Aşkının(!) Nedeni Nedir? Erdoğan bu tehdit dolu sözleri Galataport özelleştirmesinin iptali üzerine söylemiş. Etikhaber’de ilki Haziran 2005’te olmak üzere özelleştirme yolsuzluklarıyla ilgili beş ayrı yazı yazdım ve Şubat 2006’da yazdığım yazı Galataport ile ilgiliydi. Kemal Unakıtan’ın söyleriyle “Galataport Galatamort oldu” diye sizlere aktardığımız ve o zaman da iptal olan bu özelleştirmeye Başbakan iken de Erdoğan çok fazla önem vermişti. Hatta Abdüllatif Şener’den Özelleştirme İdaresinin sorumluluğunun alınarak Kemal Unakıtan’a bağlanmasının ve sonra da Şener’in hem bakanlıktan hem de partiden ayrılmasının önemli nedenlerden birisi bu ihaleydi. Erdoğan o dönemde bu ihaleyi ve meşhur(!) TÜPRAŞ ihalesini alan Ofer ile görüşmediğini iddia etmişti. Size bahsettiğim yazıda ayrıntısını okuyabileceğiniz bu olayla ilgili Vatan gazetesi yazarı Yavuz Semerci, Erdoğan’ın Ofer'lerle hem Davos'ta, hem de Ankara'da görüştüğünü belirtmiş ve ayrıntı vermişti. Eyal Ofer’in 23 Ocak 2004'te Hotel Rinaldi'de Başbakan Tayyip Erdoğan ile "Galataport" projesini görüştüğünü yazanYavuz Semerci, bunun Başbakan'ın Ofer Ailesi ile ilk görüşmesi olmadığını, ilk temasın AKP'nin birinci kuruluş yıldönümü törenlerinin yapıldığı gün, Ankara Bilkent Oteli'nde gerçekleştiğini iddia etmişti. Bu konuyu da şöyle anlatıyordu Semerci:” Ofer, odaya girer girmez, ilk tanışma faslının ardından Başbakan'a "Mustafa nasıl" diye sormuş. Başbakan Erdoğan şaşırarak "Hangi Mustafa" deyince, Ofer, "Sayın Başbakan, kardeşiniz Mustafa Erdoğan'ı soruyorum. Kendisi bizim gemilerimizde uzun yıllar çalıştı" demiş. Başbakan'ın akrabalarından pek çok isim saymış.” Şimdi anladınız mı Erdoğan’ın neden Galataport konusunu bu kadar yakından takip ettiğini? Ofer aile ile iç içeymiş! Nitekim bu işlere karşı çıktığı için o dönemde Abdüllatif Şener’i de harcadı! Şener bu konuları defalarca anlattı. Şimdi ihale yine iptal edilince de hakim ve savcıları tehdit ediyor! Ona göre adalet mahkeme salonlarında yazdığı gibi “devlet anlamındaki mülkün” değil, “mal anlamındaki mülkün temelidir!” İşte Erdoğan’ın aradığı adalet kendi mal ve mülkünün temelini sağlamlaştıracak bir adalettir. O kadar uğraşmasına rağmen, yargıyı siyasallaştırıp kutuplaştırmasına ve yandaş yargı yaratmasına rağmen, vicdanlı yargıçlar “onun adalet anlayışına(!)” hizmet etmedikleri için onları tehdit ediyor. Gerçek Adalet Ortaya Çıkınca Erdoğan Kaçacak Yer Arayacak! Danıştay’ın kararlarını işine gelmeyince geçersiz sayıyor, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını geçersiz sayıyor, hatta Erdoğan daha ileri gidip kendisini daha önce koruyan, kapatma davasında kol kanat geren Haşim Kılıç’a kalkıp “gayr-ı millî” diyebiliyor. Adalet maalesef sadece Adalet Bakanlığının ve Adalet ve Kalkınma Partisinin adında kaldı! Türkiye hukuk devleti olmaktan çıktı, maalesef kanun eliyle hukuk katledilir oldu. Vatandaşlarımızın on iki yıllık AKP iktidarlarında en fazla kaybettiği duygu, adalet duygusu oldu. Hukuka inancımız yok oldu. Kısacası hukuk ve adaleti siz öldürdünüz Sayın Erdoğan, boşuna aramayın! Bu kadar tahribata ve baskıya rağmen ayakta kalan duyarlı yargı mensuplarını da tehdit etmeyin! En fazla yapacağınız, yine bir kanun -Danıştay ve Yargıtay ile ilgili torba kanun şu anda TBMM’de görüşülüyor- ile onların da etkisini azaltmak olabilir. Ama her zaman yenileri çıkacak ve sizin hukuka ve kanunlara aykırı uygulamalarınızın hesabı er ya da geç sorulacaktır. İşte sizin aradığınız adalet değil de “gerçek adalet, Hz. Ömer’in adaleti” ortaya çıktığında siz Yüce Divan’da yargılanmamak için kaçacak yer arayacaksınız!