Üniversitenin Cibali Yerleşkesi'nde düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü KHAS Halkla İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Suncem Koçer üstlenirken, panelin konuşmacıları Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, KHAS Yeni Medya Bölüm Başkanı Doç. Dr. Çiğdem Bozdağ, Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi Doç. Dr. Emre Erdoğan ve KHAS Halkla İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Burak Özçetin oldu.


"BİZ DUYGUSUNUN PARÇALANDIĞI BİR DÖNEMDEYİZ"


Türkiye'de toplumun farklı katmanlarında kutuplaşmalar yaşandığını söyleyen Bekir Ağırdır, "En üstte görünen ve hepimizin her gün hissettiği siyasal kutuplaşma ama iş burada kalsaydı 1960'larda  1980'lerden önce yaşananları göz önüne alarak Türkiye bu konularda tecrübeli diyebilirdik. Ama bu kez farklı olan bu kutuplaşmanın giderek siyaseti de aşan bir şekilde hayat tarzı ve kültürel kimlikler arası kutuplaşmaya dönüşmüş olması. Dolayısıyla biz duygusunun parçalandığı bir dönem aralığındayız" diye konuştu.


"PROBLEM KENDİ DİNAMİKLERİYLE İLERLEMEYE DEVAM EDİYOR"


Toplumun üçte ikisinin siyasi konulardaki tutumlarını bilgi, meselenin aktörleri ve dinamikleri yerine duygularına göre belirlediğini belirten Ağırdır, "Bir yandan da son 4 yıllık seçimlere baktığımızda kimliklere sıkışmış bir siyasetin tablosu dönüp dolaşıp hep önümüze geliyor. Ülkenin üçte biri de bu noktada hala aklı selim durmaya ve siyaseti gündelik hayatından uzak tutmaya çalışıyor. En azından bireysel hayatına bu kutuplaşmayı sokmamayı deniyor. Dolayısıyla bunca gerilime rağmen henüz 'dünür tarafı çok dindarmış boşanalım, gelin tarafından Kürtler varmış, solcular varmış' diyen ve bu yüzden boşanan yok. Evliliklerimizi, bakkallarımızı, camilerimizi henüz ayırmadık. Toplum hala serinkanlı durmaya çalışıyor ama bu problem de olduğu yerde durmuyor.  Kendi dinamikleriyle ilerlemeye devam ediyor. Burada en büyük sorun 'biz' duygusunun parçalanmışlığı kadar geleceğe dair tahayyülümüzün, ortak yaşama irademizin zayıflıyor oluşudur. Asıl alarm çalan kısım burasıdır" diyerek konuşmasını sürdürdü.


"ARTIK HABERCİLİK DEĞİL AKTİVİSTLİK KONUŞUYORUZ"


Toplumsal kutuplaşmayı ortaya çıkaran kanaatlerin oluşmasında medyanın taşıyıcı, tetikleyici ve çoğaltıcı olduğunu dile getiren Ağırdır, "Artık habercilik değil aktivistlik konuşuyoruz. Dolayısıyla medya bu geldiğimiz durumun da sorumlusudur" dedi.  


"İNSANLAR KENDİ GÖRÜŞLERİNİ KARŞI TARAFA EMPOZE ETMEYE ÇALIŞIYOR"


Kutuplaşma konusunda sosyal medyanın rolüne değinen Doç. Dr. Çiğdem Bozdağ ise bu ortamın insanlara tartışma ortamı sağladığını ancak karşı görüşteki insanların tartışmak yerine birbirlerine fikirlerini kabul ettirmeye çalıştıklarını ifade etti. Bu konuda İstanbul'da 30 kişi üzerinde bir araştırma yaptığını söyleyen Doç. Dr. Bozdağ, "Farklı yaş gruplarından taksici, öğrenci, teknik ressam, öğretim üyesi, ev hanımı gibi mesleklere sahip kişilerle yüz yüze görüştüm. Görüştüğüm insanlar sosyal medyada yaşanan tartışmalardan herhangi bir şey öğrenmediklerini, tartışmaya girdikleri zaman kendi bakış açılarına göre gerçeği karşı tarafa anlatmaya çalıştıklarını belirttiler. Bu nedenle ne yazık ki tam anlamıyla demokratik bir tartışma ortamından bahsedemeyiz. Ama buna rağmen gündelik hayatta temas ettiğimiz kişilere oranla internette temas ettiğimiz kişiler çok daha çeşitli ve çok daha farklı arka planlardan geliyorlar. Bu nedene ben burada her şeye rağmen birbirimizi anlama, dinleme ve farklı görüşlerden haberdar olma anlamında bir potansiyel yattığını düşünüyorum" diye konuştu.