Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Ankara Sanayi Odası Mart Ayı meclis Toplantısına katıldı. Pandemiye rağmen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 4 bini aşkın şantiyesinde, sağlık tedbirlerini alarak projelerin inşasının aralıksız sürdürüldüğünü kaydeden Bakan Karaismailoğlu, "Havayollarımız etkinliğini korudu, hatta rekorlar kırdı. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattımızla, duran ticari hatlara Orta Koridor üzerinden alternatif bir güzergah oluşturup, Avrupa-Asya arasında ticaretin kesintisiz sürdürülmesini sağladık. Limanlarımız deniz ticaretinde etkinliklerini muhafaza etti" dedi.
“BAKÜ-TİFLİS-KARS DEMİRYOLU HATTI PROJESİ İLE DÜNYA DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞINDA KISA ZAMANDA SÖZ SAHİBİ OLDUK”
1915 Çanakkale Köprüsü’nün bir yıl içinde açılacağını belirten Bakan Karaismailoğlu,"Ülkemizi baştan başa binlerce kilometrelik bölünmüş yollarla, otoyollarla ve yüksek hızlı tren hatları ile ördük. Batı’ya ne yaptıysak, Doğu’ya ve Güney Doğu’ya da yaptık. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı projesi ile dünya demiryolu taşımacılığında kısa zamanda söz sahibi olduk. Bu hat ile Türkiye, Pekin’den Londra’ya uzanan orta koridorun ve Demir İpek Yolu’nun en stratejik bağlantı noktası haline gelmiştir. Türkiye Avrupa’dan Çin’e uzanan, Orta Koridor olarak adlandırılan lojistik hat üzerinde bir ülke olarak çok büyük bir ayrıcalığa sahiptir. Bugün ulaşımın her modunda gerçekleştirdiğimiz projelerle bu hattın hakimi konumundayız" diye konuştu.
Orta Koridor rotasının etkin kullanıldığı takdirde, halen yıllık 710 milyar dolar tutarında olan Avrupa-Çin ticaret trafiğinden, Türkiye’nin ve Orta Asya ülkelerinin ekonomik fırsatlar elde edilebileceğinin aşikar olduğunu söyleyen Karaismailoğlu,"Bildiğiniz gibi, geçen hafta Süveyş Kanalı’nda yaşanan gemi kazasından dolayı dünya ticaretinde ciddi bir kriz yaşandı. Bu olayla, Uzakdoğu-Avrupa taşımacılığına doğu-batı ekseninde alternatif olabilecek en uygun rotanın, ülkemizden başlayan ve Çin’e ulaşan Hazar Geçişli “Orta Koridor” olduğu bir kez daha anlaşıldı. İşte, öngörülü bir devlet aklıyla hareket ederek, gündelik siyasi tartışmalarla zaman kaybetmeden gece gündüz işimize odaklanmamız bundandır. Yeri geldiğinde hazine kaynaklarımızın yanında özel sektör iş birliği ile dev projelerimizi bir an önce hayata geçirmemiz bu sonuçlara bir an önce yaklaşmak içindir" ifadelerini kullandı.
"DEMİRYOLLARIMIZ DA İHMAL EDİLMİŞ, CUMHURİYET DÖNEMİ’NDEN SONRA TAŞ TAŞ ÜZERİNE KOYULMAMIŞ BİR HALDEYDİ"
AK Parti döneminde ulaşım ve haberleşme hizmetleri için 1 trilyon liranın üzerinde yatırım gerçekleştiğini dile getiren Bakan Karaismailoğlu şunları kaydetti;
"Bu süreçte karayollarımızla ülkemizi dünyaya bağlarken, Anadolu’yu hızlı, konforlu, emniyetli seyahatle tanıştırdık. 2003 yılındaki 6 bin 100 kilometrelik bölünmüş uzunluğumuzu, 28 bin 200 kilometreye çıkardık. Bin 714 km olan otoyol ağımız, son 18 yılda bin 809 kilometre artarak 3 bin 523 kilometreye ulaştı. Yapım çalışmaları devam eden otoyol uzunluğumuz 318 kilometreyi aşmaktadır. Demiryollarımız da ihmal edilmiş, Cumhuriyet Dönemi’nden sonra taş taş üzerine koyulmamış bir haldeydi."
"3 BİN 872 KİLOMETRE DAHA DEMİRYOLU YAPIYORUZ"
Son 19 yılda, 11 bin 590 km uzunluğundaki konvansiyonel demiryolu hatlarının tamamının yenilendiğini bildiren Karaismailoğlu, “Bin 213 kilometre yüksek hızlı tren hattı yaptık. Halen Ankara-İzmir ve Ankara- Sivas arasında toplam bin 889 kilometre Yüksek Hızlı Tren Hattı yapımına devam ediyoruz. 3 bin 872 kilometre daha demiryolu yapıyoruz. 2020 yılında ilan ettiğimiz Demiryolu Reformu kapsamında tüm bu projeler hayata geçerken, milli ve yerli bir demiryolu endüstrisi oluşturma, demiryollarını üretim merkezlerine ve limanlara bağlama yönündeki çalışmalara da özel bir önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.
“MİLLİ BANLİYÖ TREN SETİ PROJESİ BAŞLADI, 2021 YILINDA TASARIMI TAMAMLANARAK PROTOTİP İMALATINA BAŞLAYACAĞIZ”
TURASAŞ Fabrikasında Milli Elektrikli Tren Seti, Elektrikli Anahat Lokomotifi, Hibrit Lokomotif, Dual Lokomotif ve özgün motor projelerinin başarı ile devam ettiğini belirten Karaismailoğlu, "Milli Banliyö Tren Seti Projesi başladı. 2021 yılında tasarımı tamamlanarak prototip imalatına başlayacağız. Milli Elektrikli Tren seti projemizde yerlilik oranı yüzde 60’a ulaşmıştır. Yerlilik oranı seri üretimde yüzde 80’e çıkacak inşallah. Ayrıca bakanlık olarak şehir içi raylı sistem taşımacılığı projelerimizi sürdürüyoruz. İstanbul’da halen 91 km’lik metro hattı inşaatımız devam ediyor. Hem İstanbul Havalimanını hem de Sabiha Gökçen Havalimanını şehrin merkezine bağlıyoruz. Bursa’da da birkaç gün sonra metro hattının temellerini atacağız. Bakanlığımızın 2023 vizyonu doğrultusunda demiryolu sektör payını 2023 yılında yolcuda yüzde 5 e, yükte yüzde 10’a, 2035’te ise yolcuda yüzde 15’e, yükte yüzde 25 e ye çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.
"ÇABALARIMIZ VE ÇALIŞMALARIMIZ GERİ DÖNMEYE BAŞLADI"
Türkiye’nin haberleşme ve iletişim yetkinlikleri açısından yeni bir çağa hazırlandığına dikkat çeken Karaismailoğlu, "Şu anda bilişim teknolojilerinde çığır açacak 5G’ye hızlı bir şekilde geçiş yapabilmek, en önemli gündem maddelerimizden bir tanesi. Tüm bilişim, iletişim ve haberleşme alanındaki büyük yatırımlarda olduğu gibi 5G’de de yerli sanayicimizin süreçlere aktif olarak katılımını sağlıyoruz. Zira, temel ilkemiz; önemli oranda yerli ve milli imkanlarla bu geçişi sağlamak. 5G projesinde önemli görevler üstlenen 10 firmamızla bir araya gelerek uyumlu bir iş birliği modeli belirledik. Bu amaçla geliştirdiğimiz, ‘Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’ne TÜBİTAK da destek veriyor. 2015-2016 döneminde mobil işletmecilerin yerli malı belgeli donanım ve yazılım yatırımlarının toplam yatırım içindeki oranı ancak yüzde 0,98 idi. Bu durum karşısında yetkili kurumlarımız, sektörde arz ve talebi bir araya getirerek üretim eko sistemini harekete geçirdi. Çabalarımız ve çalışmalarımız geri dönmeye başladı. Nitekim, dördüncü yatırım döneminde donanım ve yazılımdaki yerlilik oranı yüzde 23’leri geçti" şeklinde konuştu.
"TÜRKSAT 6A’NIN TAMAMEN MİLLİ İMKANLARLA ENTEGRASYON VE TEST ÇALIŞMALARINI ANKARA’DA BAŞARI İLE YÜRÜTÜYORUZ"
Türksat 5A haberleşme uydusunun, bu yılın başında yörüngesine fırlatıldığını hatırlatan Karaismailoğlu, "Sırada Türksat 5B haberleşme uydusu bulunmaktadır. Türksat 6A’nın tamamen milli imkanlarla entegrasyon ve test çalışmalarını Ankara’da başarı ile yürütüyoruz. Türkiye’de son 19 yılda hızlanan uzay ve haberleşme çalışmaları gelecekte daha büyük bir hızla ilerleyecek. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünde, kendi uydusunu kendisi yapabilen Dünya’nın sayılı ülkeleri arasında yerimizi alacağız” diye konuştu.
"ORTA KORİDORDAKİ VARLIĞIMIZI VE HAKİMİYETİMİZİ ARTIRACAK"
Kanal İstanbul Projesine ilişkin konuşan Karaismailoğlu, "Hepimizi heyecanlandıran bir başka projemiz de Kanal İstanbul. Kanal İstanbul Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan ticaret yolu olan Orta Koridorun da en önemli bileşeni olacak. Orta Koridordaki varlığımızı ve hakimiyetimizi artıracak. Marmara Bölgesi; Kanal İstanbul’u, Marmara Otoyol Ringi, limanları, lojistik bölgeleri, demiryolu bağlantıları, Marmaray’ı ile Avrasya’nın lokomotifi, dünyanın kavşak noktası haline gelecek. Bu proje mevcut İstanbul Boğazı’ndaki yüksek tonajlı gemilerin neden olduğu kaza risklerini de ortadan kaldıracak ve dünya mirası mega kentimiz İstanbul rahat bir nefes alacak" dedi.
"FİRMALAR ARA MAL NİTELİĞİNDEKİ MALI İHRAÇ EDEREK EKONOMİNİN KATMA DEĞER OLUŞTURMASINA SEKTE VURUYORLAR”
Kur artışlarının aynı zamanda enflasyonu besleyerek faizin yukarı yönlü olmasına neden olduğunu bu durumun da özel sektörün yatırım imkanlarını azalttığını belirten Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ise ,”Yatırım için sürdürülebilir bir enflasyon ve faiz düzeyinde güvenin tesis edilmesi çok önemlidir. Enflasyon, sanayicinin kullanmış olduğu ara malların hem TL hem de döviz cinsinden fiyatlarını her geçen gün arttırmaktadır. Bu sorun varken diğer taraftan üretici iç piyasada ara mal bulmakta zorlandığından üretim yapamıyor. Bazı tüccarlar ellerindeki ara malı yurtiçi piyasaya vermek yerine, Suriye Irak gibi ülkelere satarak hem ülke içinde fiyatların yükselmesine hem de yurtiçindeki üreticilerin tedarik zincirinin bozulmasına neden olmaktadır. Sürekli dile getirdiğimiz katma değerli ürünlerin arttırılması gerektiğini söylüyoruz lakin firmalar ara mal niteliğindeki malı ihraç ederek ekonominin katma değer oluşturmasına sekte vuruyorlar” dedi.
“OTONOM DİJİTAL EKOSİSTEME DOĞRU GİDİYORUZ”
Kalıcı ve sağlıklı bir büyüme için üretmek zorunda olunduğunu kaydeden Özdebir, “Yüksek faiz, üretici kesim açısından yüksek finansman ve yüksek re-finansman maliyetleri anlamına gelmektedir. Dijitalleşme öyle bir noktaya geldi ki, dijital ekosistemin önümüzdeki 20 yılda kendi kendine düzenleme, ölçekleyebilme, doğal ekosistemlerden esinlenme, dış dünya ile etkileşim kurması bekleniyor. Gerçekten de otonom dijital ekosisteme doğru gidiyoruz” diye konuştu